,Yağmur
Yağmur.
Bugün, gökyüzüne bakarak dinledim yağmurun sesini. Yağan yağmurla, içimdeki hüznü aktardım yeryüzüne. Sabah kalktığımda tüm kötülükleri kustuğunu göreceğim gökyüzünün. Bana ağır gelip taşıyamadığım hüznüm gökyüzüne de ağır gelecek çünkü. Buna sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilmiyorum. Sevinmeliyim; çünkü tüm hüzünlerim gözümün önünde yağmurla akıp gidecek. Yo, yo üzülmeliyim, çünkü hiç tanımadığım milyonlarca insan üzerine kendi hüznümü, umutsuzluklarımı akıtmamalı gökyüzü.
Yağmur yağarken insan sanki daha çok düşünüyor geçmişi, geleceği!
Nasıl da zordur uzaklarda olan birini "yağmur'casına" sevmek! Hele de, "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur" sözünü çürütürcesine içiniz yanıyorsa... Senin belki de, hiç umurumda olmadığın bir zaman uzak yollara, elinde sigara bakakalmak nasıl bir şiirin başlangıç dizelerini oluşturur?
..." Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir`i Zühre sevmeseydi artık
Tahir ne kaybederdi Tahir’liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da.
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..."
Bir radyo yayınından dinlemiştim ilk kez Nazım'ın bu şiirini. O günde yağmur yağıyordu ve o anı hiç unutamadım. Gece karanlığa doğru geçmişti ve ben yollara bakıyordum yağan yağmur ışıltısıyla... Uzaklardan sevmek daha bir zormuş ve herkesin harcı değilmiş, bir kez daha öğrenmiştim...
Şimdi, usul usul Nil Burak'ın sesinden "Yağmurun sesine bak!" isimli şarkıyı dinliyorum."Cama vuran her damla, beni harap ediyor!" diye devam eden.
Bir gün, gene yağmurun yağdığı öğleden sonrasın da; bir ağaç altına sığınmak olmuştu çarem. Sonra dedim ki kendi kendime; "saçlarıma, yağan yağmur damlaları ile birlikte meyve ağaçlarının çiçekleri konmuş! "Yağmur sonrası çıkan güneşin ışıltısı, yağmurun bıraktığı toprak kokusuyla.
Ah, bunların dışında yaşasam, biliyorum ki geçmişi anımsamak mümkün olmayacak. Belki de, ölümle bitecek bu sonsuz düşünceler.
Ankara'da yağmur yağmaya devam ediyor!
Betül Erdoğan
Bugün, gökyüzüne bakarak dinledim yağmurun sesini. Yağan yağmurla, içimdeki hüznü aktardım yeryüzüne. Sabah kalktığımda tüm kötülükleri kustuğunu göreceğim gökyüzünün. Bana ağır gelip taşıyamadığım hüznüm gökyüzüne de ağır gelecek çünkü. Buna sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilmiyorum. Sevinmeliyim; çünkü tüm hüzünlerim gözümün önünde yağmurla akıp gidecek. Yo, yo üzülmeliyim, çünkü hiç tanımadığım milyonlarca insan üzerine kendi hüznümü, umutsuzluklarımı akıtmamalı gökyüzü.
Yağmur yağarken insan sanki daha çok düşünüyor geçmişi, geleceği!
Nasıl da zordur uzaklarda olan birini "yağmur'casına" sevmek! Hele de, "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur" sözünü çürütürcesine içiniz yanıyorsa... Senin belki de, hiç umurumda olmadığın bir zaman uzak yollara, elinde sigara bakakalmak nasıl bir şiirin başlangıç dizelerini oluşturur?
..." Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir`i Zühre sevmeseydi artık
Tahir ne kaybederdi Tahir’liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da.
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..."
Bir radyo yayınından dinlemiştim ilk kez Nazım'ın bu şiirini. O günde yağmur yağıyordu ve o anı hiç unutamadım. Gece karanlığa doğru geçmişti ve ben yollara bakıyordum yağan yağmur ışıltısıyla... Uzaklardan sevmek daha bir zormuş ve herkesin harcı değilmiş, bir kez daha öğrenmiştim...
Şimdi, usul usul Nil Burak'ın sesinden "Yağmurun sesine bak!" isimli şarkıyı dinliyorum."Cama vuran her damla, beni harap ediyor!" diye devam eden.
Bir gün, gene yağmurun yağdığı öğleden sonrasın da; bir ağaç altına sığınmak olmuştu çarem. Sonra dedim ki kendi kendime; "saçlarıma, yağan yağmur damlaları ile birlikte meyve ağaçlarının çiçekleri konmuş! "Yağmur sonrası çıkan güneşin ışıltısı, yağmurun bıraktığı toprak kokusuyla.
Ah, bunların dışında yaşasam, biliyorum ki geçmişi anımsamak mümkün olmayacak. Belki de, ölümle bitecek bu sonsuz düşünceler.
Ankara'da yağmur yağmaya devam ediyor!
Betül Erdoğan
Yorumlar
Yorum Gönder