HALKASIZ KÖLE, yalnız kadınlar!




Yaşamın kuralı oldu sanki. Son yıllarda çevremizde çok sık görmeye başladık onları. Bazıları acıyarak bakar onlara, bazıları da imrenerek hatta kıskanarak.

Yalnız kadınlara acıyarak bakanlar hep eşlerinin sırtından geçinenlerdir. Kendilerine yetemeyenler, güçlerini kullanamayan hiç bir şey bilmeyen ve herşeylerini dolaba hapsetmiş olanlardır.

Acıdıkları o yalnız kadınlar güçlüdür, çünkü o kadınlar her işlerini kendileri yaparlar.

Peki;

Kendileri öyle midir?

Değildir.

Evin bütün giderlerini yıkmışlardır birinin üzerine, veya çocuğunun eğitimini.

Evde yapılması gereken tamirat olduğunda birilerinin vazifesidir onu asla ilgilendirmez. 

Çarşı - pazarı da eşine yüklediyse, bu kişilerin yalnız kadınlara acıması doğaldır. Çünkü onlar düşünmez onun yerine düşünen biriler mutlaka vardır.

Bu, kadın ve erkek içinde geçerlidir.

Evliliklerde paylaşım olmalı denir ya, aslında büyük bir kandırmacadır. Paylaşılabilen yoktur ortada, sadece birisini kullanma vardır. 

Evli erkek içinde durum farklı değildir. O dışarıda çalışma görevini yerine getirir. Başka ne yapsın para kazanıyor ya. Her şeyi de çözüyor bu para işi. Kadın evde erkek dışarıda çalışıyor, hayat paylaşılmış oluyor bu durumda değil mi? 

Yapılması gereken sorumluluklarını üzerlerinden atıp birilerine yıkanlar acıyarak bakar yalnız kadınlara.

Kıskanarak bakanların ise; durumu daha kötüdür.

O kadınlar, kendilerini ifade edemediklerinden dolayı başarılı olana imrenerek bakarlar. Bu başarılı, becerikli kadınları hemen tanırlar.

AVM'lerde elektrik malzemesi satış reyonunda fiş - kablo seçerken görürler mesela.

Kendisinin arabasının bakımını eşi yaptırırken, o yalnız kadın arabasını kendi tamir ettirir. 

Bütün bir hafta çocuğu yalnız kaldı diye hafta sonu çocuğunu parkta dolaştırırken görürler.

Bir Cafe'de tek başına kahve içerken görülür.

Sinemaya da tek başına film izlemeya gider. 

O yalnız kadın bir mağaza da beğendiği kıyafeti hemen satın alırken,
kendisi öyle mi? Eşine sorması  gerekir eğer o "olur" derse alabilir. Kendi başına karar veremez.

O evli kadın kendi kalabalık ortamında yalnızlığını fark eder. İçi bir tuhaf olur. Hayatını paylaştığı eşi ile arasında uçurumları görür kalabalık aile içinde büyük bir yalnızlığı vardır.

Diğer taraftan, “o yalnız kadın” kendi yalnızlığı ile olmayı tercih etmiştir, kalabalık içinde yalnız olmak yerine.

Yalnız yaşayan o kadın, bir erkeğin yapması gereken işleri de yapar, kendi işleri ile beraber. Bazılarına göre aptaldır bu kadınlar küçültücü bakışlara maruz kalırlar. Boyundan büyük işleri de hallediyordur bu kadınlar çünkü. Onlara göre kadın dediğin, süslenir püslenir, gezer, dedikodu yapar bir de erkeğini memnun eder.

Aslında hiç de yalnız değildir bu kadınlar.

Çevreleri geniştir. Sosyal insanlardır. Meclislerde sözleri dinlenir. Pek çok konuda fikir üretirler, çözüm bulurlar.

Güçlü ve sağlam  bir yapıları vardır. “Devlet gibi kadın”lardır. Yetenekleri çok fazla gelişmiş ve her koşulda kendilerini ifade edebilirler. Hata yapmaya hakları yoktur bu kadınların onun için de çok mücadele verirler.

Yalnız yaşayan kadınlar aslında en güçlü kadınlardır. Hayatın bütün yükü onların omuzlarındadır. Ama onlar bu yükün altında ezilmez hiç. Gururla başları dik yaşamlarını devam ettirirler. İnsanların bir çoğu bunu fark edemezler. 

Eğer fark edemiyorsanız, "HALKASIZ KÖLE!" yaptığınız kadınları rahat bırakın onlar kendi onurlarıyla dimdik ayakta kalsınlar.

Betül Erdoğan

Yorumlar

Popüler Yayınlar