HALKASIZ KÖLELER! 4
BEN NEYİM, KİMİM?
Ben bir yağmur
bulutuyum.
Bu sabah da
gözlerimi yağmur bulutları kapladı gözyaşım oldular.
+
Ben bir kuşum.
Bu gün biraz
ilerideki tarlaya gittim.
Olgunlaşmış
sebzeleri tam gagalayacaktım ki, kafamda bir acı hissettim.
Bayılır gibi
oldum.
Kendime
geldiğimde karşımda,
Korkunç yüzlü
yaşlı bir adam gördüm.
Yanında da basma
fistanlı, uzun saçlı, genç bir kız vardı.
Gene bana taş
attı o yaşlı adam.
Canım çok yandı.
Gözlerimi açtığımda
kendimi çöpün içinde buldum.
Gün bitmiş hava
kararmaya başlamıştı.
Yaşlı adam
öldüğümü sanıp beni buraya atmış.
O kadar üzüldüm
ki adamdan intikam almak için tarlasını talan etmek istedim.
Yapamadım.
Ben küçük bir
kuştum.
+
Ben bir arıyım.
Bir evin
samanlığındayım.
Güneş doğduğunda
ahşap evden gelen saman kokusuna dayanamayıp içeri girmek istedim.
Bir gıcırdayan
kapının kolunu tutup etrafa baktım.
Ayaklarıma
örümcek ağı dolanmış gibi içeriye giremedim.
Yaşlı, yüzü kırış
kırış bir ihtiyar kadın samanların üzerinde oturuyordu.
Sonbaharın sararmış
yaprakları gibi baktı yüzüme.
Saman kokuyordu
kadın.
Kafasını çevirip
camsız pencereden samanlığa sızan güneşin aydınlattığı yere baktı.
"Neden buradaydı?"
"Kim ona
kötülük etmişti acaba?"
Sonra gıcırtıyla
kapı açıldı. Korkup dışarı uçtum.
“Ben korkak bir
arıyım.”
+
“Ben küçük bir
söğüt ağacıyım.
Dallarımın sarkıp
uzamasını bekliyordum.
Güneşli bir gün
de insanlar gelip, yeni büyüyen dallarımdan koparıp birbirlerine attılar
yapraklarımı.
Canım çok yandı.
İnsanlar
dallarımı koparıp, canımı yaktıkça hep mutlu oldular.
Sanki kafam
varmış gibi, dallarımla gövdemi ovuşturdum.
Bütün bunlar
yetmedi, ardından da bir tekme salladılar gövdeme.
Çaresizce onların
gitmesini bekledim.
Onlara hiç bir
şey yapamadım.
Ben bir söğüt
ağacıydım!..”
+
“Sahi ben neydim,
kimdim?
Benim bir anam
babam var mıydı?”
+
“Ben bir eş’tim,
hayat arkadaşıydım.
Eşim bir kazada öldü.
İnsanlarla
uğraşamadım,
Çünkü ben yalnız
bir kadındım!..”
+
Ben bir anayım.
Beni ve çocuğumu korusun,
sahip çıksın diye köyümüzden yaşlı bir adama vardım.
Bana kocalık
yapmadı ama kızımı evlat bildi.
Elinden tutup gezdirdi.
Yemeğini hiç eksik etmedi. Onu korudu, kolladı.
Bu kadar korumaya
rağmen kızım tecavüze uğradı.
Küçücüktü benim
kızım minicikti daha gözümde.
Sordum, ama kimin
tecavüz ettiğini söylemedi.
Gün geçti kızın
karnı kabardı kocaman oldu.
“Kızımız iyi
semirdi!” dedi bir gün bana babası.
Hiç bir şey
diyemedim kendisine.
Gözüme uyku
girmedi aylarca.
Yüce Allahtan
yardım ve yol göstermesini istedim.
“Allah'ım sen
bizleri ve kızımı affet o çok masum!” dedim.
Gün ışırken
dalmışım...
Düşümde ben bir kuştum
ve kızımı, bir tarlada yaşlı bir adamın yanında gördüm.
O yaşlı adam,
kızımdan uzak durmam için beni taşladı.
Kan ter içinde
uyandım.
+
Yaşlı,
sağır/dilsiz bir kadın var köyümüzde.
O her şeyi bilir
anlar.
Başıma yazmamı
bağladım gittim evine.
Samanlıktaydı
kadın.
Taze saman
kokuyordu ortalık.
Sordum:
“Benim kızıma kim
kötülük etmiş olabilir?”
Başını camsız
pencereye çevirip dışarıya baktı ve cevap vermedi.
Bekledim,
bekledim cevap yok!
O an ben bir
arıydım ve uçup gittim.
+
Evladımın acısına
dayanamadım hastalandım.
Vasiyet ettim
eşime.
“Eğer ölürsem baş
ucuma, söğüt ağacı dik!”
+
Öldüm, söğüt
ağacım dikildi baş ucuma.
Dallarım uzadı,
yerlere kadar sarktı.
Ama insanlar beni
orda da rahat bırakmadılar.
Her geçen
dallarımı kopardı canımı yaktı.
+
Babam öldü benim.
Anam yaşlı bir
adamla evlendi.
Beni sokakta gezdirirken
görmüş anamı.
İlk başlarda
iyiydi; beni gezdiriyor, her istediğimi yapıyordu.
Anamın içi
rahattı ben babalığımla beraberken.
Babalığım her
geçen gün benimle daha yakından ilgilenmeye başladı.
Anam, ev işlerine
ve ibadetine dalmış olduğundan halimi görmedi.
Karnımdaki bebeği
başkasından bildi.
Her sabah
babalığımın ağzıma kapanan eliyle uyandım...
Gerisini sadece
bulutlar biliyor.
Her şeyi en
başından beri sadece bulutlara anlattım.
Ben bir yağmur
bulutuyum.
Her gün gözlerimi
yağmur bulutları kaplıyor ve gözyaşlarım yağıyor.
+
Ben Anasının bir
tanecik kuzusu Elif, bir bulutun üstündeyim!
Islak ama
güvenli!
Yorumlar
Yorum Gönder