HALKASIZ KÖLELER! (1)



Oysa kadın Olmak ne güzeldir!.. 

Kadın özel, güzel, çilekeş, cefakar, zevkli, sempatik, zorlayıcı, yorucu, mutlu, umutlu, yorgun, mantıklı, sabırlı, mücadeleci, meşakkatli. Ama en önemlisi o bir ANA ve çok değerli.

Her ANA'nın da kendisine özgü bir hikayesi vardır!

O hikayelerde hep şöyle başlar:

"Mahmut’tan olma, Zehra’den doğma Hatice Esmer, İbrahim’den olma, Hacer’den doğma İsmail Taş'ı kocan olarak kabul ediyor musun?” 

Ben bu yaşanmış olayı, annemin tanıdığı bir kadının ağzından dinlemiştim. O zamanlar çocuktum ve beni kaale almayıp olduğu gibi anlatmıştı her şeyi. Çocuk ruhuma ne gibi etkiler edeceğini düşünmeden.

Yıllırca yaptığım Spor Eğitmenliği sırasında da, çok kadın öyküleri dinledim. "Emekli olduğum zaman tek işim bu kadınların öykülerini yazmak olacak!" demiştim ve o gün, bu gün oldu:

+++++++

Ben bir köşede otururken, anneme anlatmaya başlamıştı.

Çok küçüktüm o zamanlar. Yaşım ondörtü. Babam akşam eve geldiğinde anneme, "kızı verdim ben!" demiş, Annem de "hayırlı olsun bey!" diye cevap vermişdi. Ben ne olduğunu anlamamıştım. Beni kime ve neden vermişti?

Ertesi gün, eve bir dolu insanlar geldi. Ellerinde bohçalar vardı. Annem beni onların yanına çıkardı."Hepsinin ellerini öp!" dedi. 

Hepsinin sırayla ellerini öptüm.

"Maşallah pek de güzelmiş. Hanım hanımcık bir genç kız olmuş!" dediler bana.

Sonra; köşede oturan yaşlı bir kadının benim kayınvalidem olacağını ve beni onun oğluna verdiklerini öğrenecektim.

"Sahi, neydi evlilik? Ben bilmiyordum ki!"

"Benim bilip bilmemem önemli değildi ki. Babam karar almıştı ve beni everecekti."

Kısı bir süre sonra, herkes eve toplandı. "İmam nikahı olacak!" dedi babam.

Hoca, yüzüme bile bakmadan, "Mahmut’tan olma, Zehra’den doğma Hatice Esmer, İbrahim’den olma, Hacer’den doğma İsmail Taş'ı kocan olarak kabul ediyor musun?” 
Diye sordu:

Çocuk ruhumla, derin bir nefes aldım, öğretildiği gibi bir çırpıda söyledim. "Evet ediyorum!" dedim. Hoca üç kez tekrarladı soruyu, ben de üç kez cevapladım. 

Çabuk çabuk cevap vermeme ben de şaşırmıştım. Böyle yaparsam daha az acı çekecekmişim gibi geldi. Ben hariç herkes mutlu oldu, en çok da babam mutlu oldu. 

Artık babam zengindi. Hiç bir şeyi olmayan babam beni kırk yaşında bir adama vermişti. Belki köye döndüğünde Mahmut Ağa olacaktı!.. Hayır duaları başladı nikah sonrasında. "Kambur ve ayağı sakat İsmail kocam oldu!" 

Akşamında gerdeğe girdik. Yüzümü kapatan kırmızı tülü kaldırdı, sonra elini uzattı elini öptürdü. Altınlar taktı. 

Dışarda, avluda halaylar çekiliyordu ve böylece o çok konuşulan düğün merasimi de bitmişti.”

+++++++

Sokaklarda oynayacağım bir yaşta, kayınvalide, kayınpeder, iki görümce, kocaları ve ayağı sakat bir kocaya sürekli hizmet ediyordum. 

Uyumak, dinlenmek kendimle başbaşa kalmak istiyordum ama yapamıyordum.

Çok geçmeden kocam ciğerlerini üşüttü hastaneye yattı, bir ay sonra da toprağa verdik.

Ne kız oldum, ne gelin misali  hiç bir şey anlamadan "dul" olmuştum ve yaşım henüz onbeş  bile değildi.

Beni ana evine göndermediler. Ben  kimdim ki, fikrimi soracaklardı. Gönderseler o kadar insana kim hizmet edecekti?

Göndermiş olsalardı belki o acı olayı yaşamayacaktım.

Bir sabah gön doğmadan kalktım ve ahıra gittim. Hayvanların sularını, yemlerini verecek ve davara sürecektim.

Ne olduğunu anlamadan bir erkeğin saldırısına  uğradım. Debelenmem boşunaydı. Ben ufak tefek bir kadındım nasıl mücadele edebilirdim ki? Bağırmama engel olmak için ağzımı kapatmıştı.

Bir kaç dakika içinde her şey  olup bitmişti.

Hayatımı alt-üst eden adam, benim görümcemin kocasıydı ve aynı çatı altında oturuyorduk. Ona ve karısına çocuklarına ben hizmet ediyordum.

Ahırda, samanlar üstünde ne kadar kaldım  bilmiyorum.

Sonra; bir cesaret,

Kaynpederime gidip herşeyi anlattım.

Sıradan bir olaymış gibi, sessizce dinledi.

"Köy içinde dedikoduya sebep vermemek için, bana susmamı söyledi!"

"Ne babam "kızım  eve  dön!" dedi, ne ben gidebildim."

"Yaşım kırk oldu ve ben hâlâ onlarla birlikte yaşamaya mahkumum.

++++++++++++

Annemin çaresiz bir şekilde o kadını dinleyişini ve onu teselli edişini  hatırlıyorum şu an ki gibi.

++++++++++++

Aradan tabi uzun yıllar geçti.

O "çocuk gelinin" yaşadığını da sanmıyorum. Çocuk yaşta  başlayan çilesi, kimbilir ona daha neler yaşattı. Kimbilir?

Yalnız ve çaresiz bir kadının evliliği bitse dahi, "HALKASIZ KÖLE!" olarak yaşamı devam ediyor.

Bütün bunlara "dur!" deme zamanı geldi de geçti bile.

Betül

Yorumlar

Popüler Yayınlar