HAYAT YALNIZ GEÇMEZ.




Tek başımıza, kendi kendimizle baş başa kalmak, çoğu insanın olduğu gibi  benim de zaman-zaman arzuladığım bir şey. Ama sürekli yalnız kalmak, çevreden kendini soyutlanmak, hiç kimse ile görüşmeyip eve kapanmak ya da insanlarla iletişimi kopartmak, “yaşamdan kopmak” gibi bir etki eder.

Paylaşımlarımız arttıkça çoğalır, çoğalan paylaşımlar mutluluklar saçar her birimize. Tabi bu benim felsefem.
Yalnız olmak bir insanın uzayda yaşaması gibidir. Dünyadan kopuk boş bir hayatı, içi boş bir kutuya benzetirim.
Yaşamımı isteksiz, heyecansız, umutsuz yapıp kendime niye bunalıma sokayım ki? Yok, ben öyle olamam
Mutlu, sevinçli, hayatla barışık, canlı-canlı olup üstelik tatlı dille konuşup birilerine muhabbet keyfini yaşatmak var iken, duvarlarla konuşmak niye? Bunlar hiç birimize uygun olmamalı. 
 İnsanları yaşlılık değil yalnızlık öldürürmüş.
Yalnız doğuyoruz ama yalnız kalmıyoruz. Doğduğumuz andan itibaren doktor, ebe, hemşire annemiz, babamız, diğer aile fertlerimiz hemen yanımızda oluyor. Yani dünyaya yalnız geliyoruz ama hemen çevremiz çoğalıyor.
Sonra kendimizi tanıdığımız anlardan itibaren karşı cinsle duygular başlıyor, flört, sevgili, eş, aşk, evlilik derken çoluk çocuk hayat devam edip gidiyor. Çoğalmalar hep artarak devam ediyor.
Gelindi, damattı yeğenlerdi derken sürekli bir aile sayısında artma, çoğalma sonrasında ise tekrar sayıların azalmasıyla karşılaşıyoruz.
Evimizden ayrılan çocuklarımız, vefat eden ana-babalarımız, aile büyüklerimiz tek -tek azalmaya başlıyor. Ama çevremizle barışık isek etrafımızda her daim dostlarımız var ise; sevdiğimiz birisi, eşimiz, heyecanımız hep bâki kalacaktır, umutlarımız hep olacaktır. Birisi için yemek yapmak, masa hazırlamak, birilerini mutlu etmek için bir şeyler yapmakta insanların yaşama sevincini arttırır.
 Bir bardak çayı bile tek başına içmek başka, birisi ile birlikte muhabbet ederek keyifle yudumlamak başka. Çaydan aldığımız haz ve tat da sevdiklerimizle içince artıyor. Çay kahve bahane sohbet şahane işte bundan dolayıdır.
 Dans ederken, dahi tek başınıza dans ettiğinizde kafanıza göre takılır figürlerinizi sergiler, ortalıkta boş -boş döner durursunuz. Ama tango yaptığınızda sarıldığınız kişinin ayaklarına dikkat etmek, birlikte uyum içinde dans edebilmek için gayret sarf edersiniz, emek harcarsınız, müzik bitip, dansınız sonlandığında mutluluk duyarsınız. Birlikte sevinç yaşarsınız. Hiç dans eden kişilerin yüzlerinde acı ızdırap görebilir misiniz? Hayır hep yüzlerinde gülücük dolu olur.
İşte, sevdiklerinizle  birlikte bir şeyleri paylaşmanın verdiği mutluluk budur.
Benim yorumlamam, düşünmem böyle.
Yalnız kalmayın!
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Düşüncesini aklınızdan hiç çıkarmayın
 Mutlu olun, mutlu yaşayın, mutlu kalın.
 Birilerini sevin, sevilin, saygıyla birlikteliğinizi devam ettirin.
 Heyecanlarınızı öldürmeyin, Tanrıyla kucaklaşın.
Ellerinizi koyun göğsünüze,
Derinden bir ah! Çekip.
Bıraktığınız yerden başlayın.
Çocukların saçlarını öpün
“Herkes hak ettiğini yaşar” Dese de birileri,
Sen hak ettiğin yaşantını kendin seçip: 
Sevgi ikliminde kaybolup gitmelisin.

Betül Erdoğan

Yorumlar

Popüler Yayınlar