Yüzleşme!
Bir gün gideceğim buralardan. Benden önce gidenler gibi. Kurumuş bir hazan yaprağı gibi savrularak, hazırlıksız yakalanmış gibi.
Hatalarımı, günahlarımı, ümitlerimi, sevdamı sırtıma yükleyip bir gün göçüp gideceğim buralardan. Belki de bir elveda bile diyemeden kimselere.
Arkamdan, gittiğime üzülüp ağlayanlarım olabilir mi? Belki olur, belki de olmaz. Kim bilir? Belki vedalaşıp, helallik almaya bile vaktim kalmayacak. Geride kalanlar hayal gibi olacaklar benim için.
Aslında, hepimiz hazırlıklı olmalıyız bu tür ayrılıklara. İçimde kopan fırtınalara fırtınalar katıyor ve anlıyorum ki ayrılık içime gömülmüş benim.
Ayrılık mevsimindeyim bugün. Bir burukluk yaşıyorum ve iç çekiyorum. Bugün umutlarımdan uzak bir yerde, hayatın sarp uçurumundayım!
Şimdi, bir kaç nefes daha çektim içime derin- derin. Bir kaç nefes daha yaklaşıyorum, her geçen gün sonbahar yaprakları bir - bir dökülüyor yeryüzüne. Ve döküldükçe, yüreğim titriyor üşüyorum. Yüreğiminin atışından bile vazgeçeceğimi düşünüyorum...
Sevdiklerimi bırakıp gideceğimin acısı içime oturuyor, yutkunamıyorum. Ve henüz hazır olmadığımı anlıyorum ama yürek beni dinler mi?
Ve yine anlıyorum ki! ayrılığı sevmek için ruhumla buluşmam gerekiyor! Ne büyük bir ayrılık bu Allah’ım! Aynı zamanda, ne büyük bir kavuşma.
Aynı günde hem ayrılma, hem kavuşma.
Kavuşmak için ayrılma!..
Betül Erdoğan
23 Ekim 2014
Yorumlar
Yorum Gönder