Tutku.



Koca bir şehir dolusu insan çevremizdeyken; gözyaşlarımızın tane tane yanaklarımızdan düşmesi ve o an sizin bu halinizi gören insanların acıyan gözlerle bakması ve siz içinizden, “sus, sus, yeter!” diye naralar atarken gözyaşlarımızın inadına daha da çoşması… 
Bazen her şey kontrolümüz altında tutabilirken; nedense gözyaşlarımızı kontrol altına alamayız. Eve geldiğimizde gözleriniz kıpkırmızıdır ve evdekiler sebebini sorduğunda yine hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarız odaya kaçıp kapıyı kilitleriz. Yatağa uzanır, ağlar ağlarız. Yastığımız sırılsıklam olur. Sonra birden susarız. Pencereden dışarıya bakarız geçirdiğimiz sıkıntılı gün için pişmanlık yaşarız. Fakat nasıl bir pişmanlık? " Allahım, neden uyurken sırtımı döndüm, ona sarılmadım? Neden o sarıldığında "of sıkıldım" diye söylendim? Neden kahvaltıyı kim hazırlayacak diye sorduğunda, inatlaşıp ben hazırlamadım? Neden daha çok onunla muhabbet etmedim? Film izlemek yerine neden onu izlemedim? Sinemada, film seyrederken neden onun elini tutmadım? Neden, neden?" Bunlar düşünülür sevgili aranılır. İşte o anda, daha yarım saat önce ağlama başlangıcı sebebimiz olan sevdiğimiz adam bizi sıcak bir gülümsemeyle baş başa bırakıverir. Üstelik tüm bunları yaparken de hiçbir şeyden haberi yoktur. Bilmez ki gece gördüğümüz mutlu rüyaların sebebidir, bilmez ki yaşam sevincimiz, direncimizdir. 

Ama bir tek şey var, o da ona karşı bitmeyecek olan heyecan ve tutkumuzdur.

Betül Erdoğan

Yorumlar

Popüler Yayınlar