İHANET!






Yıllar öncesiydi bir erkeği çok sevmiştim. o kadar çok sevmiştim ki onunla evliliği bile düşünecek kadar.

Onunla her şey çok güzeldi. Beraberken hoş vakit geçiriyor bol bol muhabbet ediyorduk.

Bu kadar yoğun bir sevgi beraberliğinin içinde beni huzursuz eden bir his belirmeye başladı içimde. Henüz birlikteliğimizin birinci ayını yeni doldurmuştuk.

Erkeklerin bilmediği pek çok şey var kadınlar hakkında. Bizler çok akıllıyız ve hislerimiz çok kuvvetlidir.

Onun, bilgisayar karşısında çok vakit geçirmesi ve ben odaya girdiğimde hemen sayfayı kapatması şüphelerimi iyice arttırmıştı.

"Ben bu işi çözeceğim!" dedim ve çözdüm!..

Bilgisayar karşısına oturduğunda, parmaklarını gizliden takip ederek şifresini çözdüm. Ama bu takip günlerimi almıştı.

Onun evde olmadığı bir günde, şifresini kullanarak sayfasına girdim ve beklediğim sonuçla karşı karşıya kaldım.

Aradan yıllar geçmesine rağmen, o anki sakinliğimi hâlâ unutamadım. Belki de en doğrusuydu bu yaptığım.

İki kadınla görüşüyordu. Bana yazılan aşk mesajları her iki kadına da yazılmış. Kalıplaşmış halde ki o mesajlara ben ne kadar inanmıştım. Sanki benim için yazılmışlardı. Oysa şimdi karşımda aynı mesajlar iki ayrı kadına da yazılmış.

Kadınların aklına, akıl sır ermez. Belki de bunu bilseler aldatmazlar, onları derinden yaralayan, neredeyse ölümden de beter gördükleri ‘bir olay’la  yaşamak zorunda bırakmazlardı.

Sayfalarca yazılan aşk yazılarını sakin bir şeklide okudum saatlerce.

Akşam eve geldiğinde konuyu açıp kendisiyle konuşmaya çalıştım. Önce inkar etti gözlerini benden kaçırarak. Bütün yazıları önüne dökünce suskunlaştı.

Tatsız diyaloglar, bağırış çağırış, kavga olmadı. Ama ben çok ağladım. Bunun önemsiz bir olay olduğunu, ciddiye almamamı, o kadınların kendisine yazdıklarını ve kendisininde onlara cevap verdiğini, benim o kadınlarla kendimi aynı kefeye koymamamı söyledi. Birkaç ayda bu yazılanlar ve çektiğim acı etkisiz hale gelirmiş, nasıl olsa bu yazışmalar bitecekmiş!.. vs. vs... Abuk-supuk...

O akşam evi terk edip gitmedim. Zaten gidecek mecalim de yoktu. Elim ayağım boşalmış felçli gibiydim. Divana uzandım, üzerimi örtmesini istedim. “Sen şimdi git, bir süre gözüme gözükme” dedim. Sözümü dinledi, uzun süre de gelmedi. Ben de olan biteni nasıl çözeceğimi düşündüm.

Bahar ayıydı. Nisan'da başlamış olan beraberlik, Mayıs'ta darbe yemişti. Ama ben kış ayazındaymışım gibi titriyordum. Epey bir ağladım. Gece geç bir saatte eve geldi. Mutfağa girdi, bitki çayıyla, bana yiyecek bir şeyler hazırladı. O kadar üşüyordum ki, dişlerimin takırdamasından o da ben de korkmuştuk. Sinir sistemim çok etkilenmiş olmalı geçmiyordu. Bana sarıldı, sakinleştirmeye çalıştı. Hazırladığı sandöviçi yedim, bitki çayını içtim. “Ne olacak şimdi?” diye sordum. Gerçekten o da perişan görünüyordu, Benden ayrılmak istemiyordu. Ne güzel! Ben de ondan ayrılmak istemiyordum. Ama ortada bir başka kadınlar vardı. Ne yapacaktık, onları nasıl yok edecektik, öldürecek miydik? Sakince, onu konuşturmayı ve  aklından geçeni öğrenmeyi başardım. Ne yardan vazgeçiyordu, ne de serden. “Yok öyle şey. Bu ilişkiye biraz ara veririz. Senin bu kadınlara olan duyguların bitince oturur, yeniden konuşuruz. Ama o zamana kadar benim duygularım ne yönde değişir bilemem” deyince başladı ağlamaya. Sesim de  vücudumda buz gibi soğuktu.  “Ben bunları nasıl yaptım? Ben ne halt ettim?” diye kıvranıyordu. Haylaz bir çocuk gibiydi.

Hemen bitirmek de o kadar kolay değildi. Aldatıldığımı öğrendiğim gece sevdiğim erkekle aynı çatı altında kaldım.Böyle bir durumda, aynı evi paylaşmak!.. O gece son gecemizdi, bunu ikimiz de çok iyi biliyorduk.  Çok üzgündü. Bana  verdiği hasarı gördükçe; “Ben sana ne yaptım?” diye kendisini suçladı durdu. O gece ikimiz de sabahı zor ettik. Sabah hiçbir şey olmamış gibi kahvaltı ettik. Olanlar hakkında hiç konuşmadık. Ayrılırken birbirimize sarıldık, “Bu seni son görüşüm, bunu biliyorum” diye ağladı. Ben de ağladım.

O sabah evden çıkarken arkama dönüp bakmadım. Eğer baksaydım, kesin geri dönerdim. Ona karşı zaafım vardı... Onun o yumuşak söz ve davranışları, en kızgın zamanımda bile içimi eritirdi. O gün ve sonraki günler ölmek istedim.Hayat benim için durmuşdu sanki. Aylarca  geceleri uzun uzun telefonda konuştuk.  Birkaç ay terapiye giderek, ilişkimizi ve kendimi sorguladım. Ayrıldıktan  aylar sonra  bir gece telefon ederek, "sensiz yapamıyorum çok pişmanım ne olur beni affet!" dedi: Ben de “Birbirimizi seviyoruz, ama bizim bir daha birlikte olmamız mümkün değil” dedim.

Bu son konuşmamızdı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar