Ordunun Dereleri Aksa Yukarı Aksa!..
Ordunun Dereleri Türküsünü bilmeyen yoktur
sanırım. Ve bu türkü nasıl ortaya çıkmıştır? İşte bilmeyenler için Ordunun
Dereleri Türküsünün kısacık öyküsü.
Uzun çok uzun yıllar önce, Ordu’nun
uzak köylerinden birinde iki genç yaşarmış. Varlıklı bir ailenin oğlu olan genç (Mehmet) onun
kadar da fakir genç kıza yani Hacer’e aşık olmuş. Genç kız Mehmet’in aklını bir
görüşte almış.
Bu genç Mehmet’te çok
yakışıklıymış hani. O kadar yakışıklıymış
ki genç kızların yüreklerini yakar
peşinden sürüklermiş.
Ya Hacer?
Gözlerine yaradan doğustan çekmis sürmeyi. ok gibi kirpikleriyle vururmuş bütün
erkekleri. Türküler söyleyerek davar güder,ceylan gibi seke seke yürürken
sevdiğine çalım edermiş.Yüreği duygulu köylü güzeli Hacer.
Mehmetle Hacer’in aşkı da geçmişte yaşanan büyük
aşklara benzermiş.
Her hafta belli
günlerde zerdali ağacının dibinde
buluşurlarmış. Göz göze, diz dize, el ele akıp giden saatlerin farkına bile
varmazlarmış. Fakat bu güzel Aşk'ı
çekemeyenler varmış kem gözler
karışmış. Hasetlerinden çatlayan köyün diğer kızları çevirdikleri türlü
oyunlarla bu masum beraberliği yıkıp atmışlar. Genç kız Hacer hakkında inanılmaz dedikodular çıkartmışlar ve nihayet
Mehmet’in, sevdiğini ve de köyünü terk etmesine neden olmuşlar.
Böylesine derin bir acıyla gurbete
çıkan Mehmet, geride gözleri yaşlı masum bir kız, dertli, acılı, yüreği yanık,
yerinden kalkamayan yatalak bir ana bırakmıştır. Acılar içinde kalan, yüreği
yanık Hacer kız her gün evinin yakınından akan dere kenarına inermiş, yıkadığı
kar beyazı çamaşırları çitlere asarken dudaklarından eksik etmediği bir
türküyle bütün köyü inletip dururmuş.
Ordunun dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni
ellere
Ordu üstüme
kalksa
Oy bağlamam
bağlamam
Zerdali dalı
mısın
Garip garip
çalarsın
Benden sevdalı
mısın
Ne var ki Hacer kızın bu feryadını, ne
Mehmet duyar ne de araya giren iyi niyetli eş-dost bu işe bir çare bulurmuş.
Tüm komşuların gelip gittiği ev matem evine dönmüş.
O günden sonra günler, aylar, yıllar,
böyle hızla akıp geçmiş. Ne Mehmet
dönmüş ne de Hacer gidebilmiş sevdiğinin yanına. Ama Hacer kızın yüreği yanık,
hep dertli derli söylermiş bu türküyü inceden.
Oy Mehmet’im
Mehmet’im
Sana küstüm
demedim
Beni sana
geçmişler
Vallahi ben
demedim.
Hacer kızın bu feryatlarında gerçeğin
ta kendisi yatarmış. Ne çare ki dertli kız, içli kız türküsüne vurduğu gamını,
kederini sevdiğine ulaştıramamış. Araya girenler de işin üstesinden gelememiş.
Böylece uzun yıllar geçmiş aradan. Mehmet gurbette kalmış, Hacer kız da dere
kenarında hem ağlamış, hem söylemiş “Ordu’nun Dereleri” türküsünü ölünceye
kadar.
O günden bu güne kadar bu türkü günümüze
kadar uzanmıştır.
Ordu'nun dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni
ellere
Ordu üstüme
kalksa
Sürmelim aman
Oy Mehmet'im
Mehmet'im
Sana küstüm
demedim
Seni bana
geçmişler
Vallahi ben
demedim
Sürmelim aman
Ordu'nun dereleri
Kara yosun
bağlıyor
Kalk gidelim
sevdiğim
Annem evde
ağlıyor
Sürmelim aman
Oy bağlamam bağlamam
Zerdali dalı
mısın
Garip garip
çalarsın
Kaynak:
Hayat Gazetesi
Ordu
Benden sevdalı
mısın
Yorumlar
Yorum Gönder