GURURUMUZ GENÇLİK!
İstanbul Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçları kurtarmak icin, Parkı koruyan derneğin idare Mahkemesi'ne yaptığı başvuru Cuma günü kabul edilmesine rağmen, çalışmaların devam etmesi halkla, polisi karşı karşıya getirdi.
Böylelikle eylemin amacı gerçekleşmiş oldu.
Gazetelerin bir çoğu, televizyonların ise yüzde yüze yakını iktidar baskısıyla her ne kadar görmezden gelse de, Batı medyasının tabiriyle, Türkiye'de bir devrim yaşanıyor. Bu devrime ben yakışan bir ad koydum. TÜRK GENÇLİĞİNİN DEVRİMİ!..
Yıllardır bin parçaya bölünen Türkiye'min insanlarını, kimsenin aklına bile gelmeyecek bir güç birleştirdi:
İstanbul Taksim’deki GEZİ PARKI’nın ağaçları ve TÜRK GENÇLİĞİ!
Başbakanın, “Üç beş kişi, Taksim’e AVM yapmamızı engel olamayacak!” demesi bu halk hareketini başlattı.
Yıllardır üzerimize bir kâbus çöken AKP iktidarının faşist idaresi ve korkusu, halkın ayaklanmasıyla kara bulutları dağıtıverdi!
Polisin tavrı ise;
Olayları tetikleyen Başbakanın konuşmaları olsa da, ülkemiz genelinde dalga dalga büyümesini sebep, polisin tavrı oldu.
Acımasızca kendi vatandaşlarına orantısız güç kullandı. Zalimce, gaddarca, haince...
Oysa ki, polisin görevi olayları önlemektir.Olay çıkarmak değil.
Onlar ki, PKK’lı teröristlere çiçek uzatmışlardı! Başka gösterilerde ellerinde PKK bayrakları taşıyan teröristleri görmezden gelmişlerdi. Ama ellerindeTürk bayrağı taşıyan insanları tazyikli suyla havada uçurdular.
Parktaki ağaçların kesilmemesi için direnen insanların üzerine kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden Toma’yla, biber gazıyla, tazyikli suyla gittiler.
İsyan eden halkın başına nişan alarak, yüzlerce insanın ağır yaralanmasına neden oldular!
Hatta dün akşama doğru kurnazca, “çekiliyormuş” havası yaratıp, halkın Gezi Parkı’na girmesini sağladılar. Sonra da, faşist duygularla adeta toplu kıyım yapmak istediler. Halkın üzerine yüzlerce gaz bombası yağdırıldı. Ancak sonuçta yine çekilmek zorunda kaldılar.
Kurnazca davranıp, halkın arasına giren binlerce sivil polis ise resmen kışkırtıcılığa soyundu.İnsanlarımızı tahrik edip, şiddete teşvik etmek istediler ama olmadı. Amaçlarına ulaşamadılar!
Sonra; baktılar ki halkımız hiç bir kışkırtmaya meyil vermiyor o zaman da, tek tek toplayıp gözaltına aldılar.
Sessiz kalan TV kanalları!..
Bütün Türkiye çapında bunlar yaşanırken; çoğu TV kanalları aptal aptal programlarına devam ettiler.
Bizler ise; Ulusal ve Halk TV'den haberler almaya çalıştık.
Bu olaylar olurken, göze batan tek önemli olan bir not şuydu:
Her fırsatta, " bu ülkenin gençleri duyarsız, hiç bir şeyle ilgilenmiyorlar, hiç bir şeye tepki vermiyorlar!" deniliyordu ya, işte o duyarsız denilen TÜRK GENÇLİĞİ AĞAÇ DEVRİMİ'nin baş mimarıydı.
Ben bu Türk gençlerini izlerken onur duydum, ağlamaklı oldum.Onlar olduğu sürece bu Vatanı kimse bölemeyecek!..
Artık kimse korkmuyor!
Bana göre en önemlisi bu olaylarda, halkın soğukkanlı, kararlı ve olgun tavrı!
Gaz sıkan, TOMA’ların ve polislerin üzerine inatla yürüdü gençlik. Vücutlarını birbirlerine siper ederek!
Belki de; Deniz Gezmiş abilerinin sözüyde onları fişekleyen!
"Vatan için uykularınız kaçıyorsa devrim başlamış demektir!.."Demişti Deniz.
Nazım ustayı da unutmamak lazım bu günde.
"Bir ağaç öldü, bir millet uyandı!.."
Korkusuz gençlikle el ele beraberce aynı yolda güvenle yürümek bu olsa gerek!
Betül
Yorumlar
Yorum Gönder