YENİ YILDAN NE UMUYORDUK NE BULDUK?
“Ömrümüzün nasıl hızla akıp gittiğini seyretmek istersen, bir ağaç dibine otur ve izle!”
Gün bitip tan yeri ağarınca, o günü bitti sayabilirsin. Hatta, gün Çarşamba olunca haftayı bitti kabul edebilirsin. Ay, ikinci haftaya gelince ayı da bitti sayabilirsin. Yıl, Haziran ayı dedi mi yılı da bitti kabul edebilirsin.
Bu yüzden her insanın bir günü, bir haftası, bir ayı, bir yılı ve netice itibariyle bebeklik, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık ve derken koca bir hayat bu şekilde eriyip gidiyor.
Evet, ömür insanın elinde her an eriyip yok olacakmış bir kar tanesi gibi.
İşte insan ömrünün özeti bazen bir dakika, bazen bir gün, bazen bir hafta ve belki bir ay…
Yaşadığımız dünyadaki insanlar adeta paranın, makamın, şöhretin, kan içicilerin kulu ve kölesi oldu.
Herkes birbirini öldürüyor, baştakiler seyirci kalıyor.
İnsanlık hep değişik değişik izler peşinde koşuyor. Kah bu tarafa, kah öbür tarafa toslayıp duruyor ve bir türlü aradığı huzura kavuşamıyor.
Şöyle ki; insanlık her an çeşit çeşit yeni buluşlara imza atıyor, türlü türlü sanatları icra ediyor, her yeni sene insanlığa yeni teknolojik imkanlar sunuyor ama, bir türlü insanlar mutlu olamıyor.
İnsanlar asırlardır kaybettiği huzuru arıyor, her yeni yıl insanlar için yeni ümitlerin ve temennilerin düşlendiği yıl oluyor.
Ama sadece “hayallerdeki dünya” olarak düşlerde kalıyor.
Dünyadaki mevcut bir yığın kuruluş, bir türlü insanların problemlerini çözemiyor, çözmek bir tarafa artan sorunlara engel bile olamıyor.
Kuşlar gibi özgür olmak, sanatın her dalında başarılar göstermek istedik. Bu arada insanca yaşamayı da!
Bütün İnsanlar kim bilir her yeni yıla ne ümitlerle girerler?
Bana göre hayaller ülkelere göre de değişiyor.
Amerika’da başka Avrupa’da başka. Amerika ve Avrupa’da insanlık daha iyi ev daha iyi araba ister.
Afrika ve Asya’da olan insanların hayali açlıktan kurtulmak. Bir yudum su, bir parça ekmek sırtını kapatacak bir giysi, ayağını koruyacak ayakkabı.
Hepsinden önemlisi bir “kaybolan insanlık! İşte fark bu kadar açık ve belli.
Aç olan, evi, giysisi, ayakkabısı olmayan insanlara yeni yıl ne anlatabilir
ki gelecek adına?
Gökyüzüne havai fişekler atılırken bu çaresiz insanlar ne düşünüyordur acaba yeni yılla alakalı?
Çocuğunun aç karnını doyuracak bir lokma bulmaktan yoksun bir ana için ne anlamı var ki yeni yılın?
Ya, şehit anaları, onların duyguları nasıldır?
Yavrusuna bir yudum süt verememiş bir anne için yeni yıl, eski yıl ne fark eder? Anneler
Gününde annesine bir demet çiçek verememiş bir çocuk için de yeni bir yılın ne anlamı olabilir ki!
Dünyanın her bir yanında yeni yıl büyük bir heyecanla kutlandı.
Sahi, neyi kutladı bütün dünya?
İnsanlar nasıl geçtiğini anlamadığı bir yılın bitişini mi?
Dünyada her dakika açlıktan, soğuktan, hastalıktan, terörden ölen binlerce masum insanın ölümü mü kutlanıyor?
Belki evet belki hayır!
Yoksa; birkaç siyasetçinin, bazı insanlığın bir kaç problemini çözdüğünden dolayı mı bütün bu çılgınca kutlamalar!
Ben, yeni bir yıl arıyor ve hayalini kuruyordum dün.
Yeni, hem de yepyeni pırıl pırıl bir yıl.
İçinde alabildiğine sevgi ve hoşgörünün olduğu, gerçek dostlukların tavan yaptığı, kavganın ve her türlü insanlık dışı tavır ve davranışların mabede gömüldüğü, açlığın, sefaletin, eğitimsizliğin ayaklar altına alındığı bir yıl olsan istiyordum.
Yeni bir yıl hayal ediyordum.
Kan, açlık, gözyaşının tarihe karıştığı, görmeyen gözlerin yok olduğu, dil, din, ırk
ve her türlü ayrımcılığın yok olduğu.
Bizlere yaradan her yıl bedavadan imkanlar veriyor. Sonra; gene veriyor bu ömür boyu sürüp gidiyor. Ama bizler anlayamıyoruz ve kıymetini bilemiyoruz.
Bir yılın değerini anlamak için bir hastalıktan kurtulmak veya bir sınavda başarı göstermek veya anne olmak veya yeni bir işe girmek mi gerekir?
Vakit kimseyi beklemiyor.
Artık sahip olduğumuz her anın kıymetini bilemiyoruz. Korku dağları sardı ülkece kan ağlıyoruz.
Bugün, HAYALLAREMİZDEKİ YENİ YILA BÖYLE BAŞLAMAMALIYDIK.
Betül ERDOĞAN
Yorumlar
Yorum Gönder