Kahır mektubu!..




Güvercin kanatları çekebilir mi, yalnızlığımın yükünü?

Anlar mı acaba halimden, eski zaman bilge kadınları?

Ne içindeyim zamanın ne de çıkabiliyorum dışarı…

Bu ruh haliyle alırlar mı beni hurdacılar, tavan arasında sakladığım anı sandığımla?

Yayı kırılmış bir keman, dört bir yanı sararmış mektuplar, eskilerden kalan siyah-beyaz fotoğraflar…

Başka ne olabilir ki tavan arasında ki sandıkta?

Hâlâ orada olabilir mi, şen şakrak düz kısa saçlı asi kız!

Hani bir zamanlar, sokakta erkek çocuklarıyla yakan top oynayan bir de saklambaç, sonrasın da koşu yarışı yapan…

Yüreğinin götürdüğü yere giden ama hep doğruluktan yana olan ve hep kaybeden!

Yüreğime hançer attı geçen yıllar…

Bütün emellerimi eline geçirdi…

Bana kalan, sürekli yüreğime akıttığım birkaç damla gözyaşı silmesi mümkün olmayan…

Ellerimde bir türlü yağamayan gri yağmur bulutları ve gözlerimde hüzün…

Ne istedin de vermedim be kader, be acımasız zaman?

Sevgi mi? Al sana sevgi yürek dolusu...

Bağlılık mı? Onu da al senin olsun…

Türkü mü istiyorsun? En yanıklarını al...

Güzel bir yazı mı istiyorsun? En güzelini yazarım senin için...

Ya, şiir? Hepsini al götür…

Ama yeter artık dokunma bana…

Çok yorgunum. 

Bu gece ayazlarında, üşüyorum yalnız başıma...

Sanki bir ara çölde kalmış gibi de yanıyorum çaresizce...

Çoğu geceler gözlerim açık kalır, yıldızlara doğru bakarım…

Yıldızlar olmazsa, bir yol arar dururum karanlık sokaklarda…

Benim çarem nerede? Kim verecek bana bu yaşam dermanını?

Anlar mı beni bahçedeki ağaçlar veya yerde biten çimenler?

Kurumuş sarmaşık dalları, kuru güller?

Bisikletinin lastiği patlamış bir çocuk gibi yüreğim…

Oyunda ütülmüş, bir de kolu kopmuş bez bebeğim…

Ama yine de bir umut var yüreğimde, bir parça ümit!

Geriye bakıyorum da paslanmış gibi anılar. 

Tutunduğum kuru dal kırılmış.

Yıllar, sanki benden hıncını alıyor.

Vakitsiz yağan kar misali.

Her bir yanımda erezyon izleri var.

Hangi sağanak böylesine derin izler bıraktı bende...

Annemden kalan, eski bir bohçaya sarıp sandıkta saklamıştım, sevgimi, ümidi, hayallerimi…

Kim alıp kaçtı?

Hangi sel alıp götürdü onları?

Bir çığlık deldi zifiri karanlık geceyi…

Tan yeri kanadı, yüreğimle birlikte…

Daha dün ellerimdeydi, nasıl da düşürdüm yere!

Değerli bir amaçtı yaşamak benim için…

Şimdi yok oldu elimden, sürünüyor yerlerde!



Betül ERDOĞAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar