GÜZEL ŞEYLER!




Benim bu hınzır Özlem'le anılarım hiç bitmeyecek.

Hafta ortası bir söyleyişe katılmak için Kavaklıdere'de buluşacaktık.

Kararlaştırdığımız yere tam vaktinde gittim ama kendisini göremedim. Sağa-sola bakıyorum yok!

Telefonum çaldı.

"Canım ben burdayım sola bak!" dedi.

Sola bakıyorum yok, sağa bakıyorum gene yok!

Allah, allah...

"Sen solunu bilmiyor musun?" deyince arkamı döndüm ve kendisini gördüm. Ona göre soldu bana göre arkaydı.

Neyse efendim bunu geçelim.

"Kahve içelim sonra gireriz salona" dedim  ve ilk kafeye girip oturduk.

Birden; yere doğru başını eğip aaaaaaa! diye bağırdı.

Ne oldu dememe kalmadan;

"Botumun dikişi çorabıma  takılmış! dedi.

Eliyle çözmeye çalıştı çözemedi.

Başını yerden kaldırıp, "çakı var mı yanında?" diye sorunca aptal aptal yüzüne baktım.  Benim cevap vermemi beklemeden gülmeye başladı. "Nerden olacak değil mi?" dedi ve ardından garsona seslendi.

"Pardon, bana bıçak verebilir misiniz?"

Garson elinde döner bıçağıyla yanımıza gelince ben koptum gülmekten.

Ama bizim hınzır kız, gayet normal bir şekilde döner bıçağını garsonun elinden alıp, onun şaşkın bakışları arasında eğildi ve itinayla botuna takılan çorabın ipini kesti ve bıçağı geri verdi.

Bu sefer kesilen yerden çorabının açılacağını düşünmüş olmalı ki, kafasını kaldırıp yüzüme tekrar baktı ve "Ojen  var mı?" diye sordu. 

Ben ellerimi  uzatıp ojesiz tırnaklarımı gösterdim ve ikimizde kahkahalarla gülmeye başladık. Çünkü benim  oje kullanmadığımı biliyordu. 

Kahvelerimizi içip, söyleyişe katılmak üzere hızla yürüdük.

Her günümüz böyle keyifli olsun istiyorum.

Güzeldi!..


Betül Erdoğan

Yorumlar

Popüler Yayınlar