TOPTAN ÖLÜR MADENCİLER



Siyah hiç bu kadar siyah olmamıştı! 
Maden işçiliğinin başka işlerden farkı, sadece yeraltına inip gün ışığından yoksun kalmak değildir. 
Madencilik denilince akla sadece tek renk “siyah” gelir. 
Oysa onların hayatları çok renklidir. 
Hepsinin kendine göre ayrı bir hâyâl dünyası vardır. 
İşçi olup, madene inip inmemek tamamen serbesttir. 
Sen inmezsen, inecek başka biri mutlaka bulunacaktır. 
Madenci, her yerin dibine inişinde ellerini açıp rabbine duasını eder. 
Ama inmeden önce mutlaka sevdikleriyle vedalaşır. 
Çünkü, dinledikleri türkülerdeki gibi, aşağıya indikten sonra “elveda” deme şansı yoktur. 
Yeraltına indimi yapacakları bellidir. 
Çalışır. 
Aşağısı, bürolardaki gibi mola verilip beş dakika dışarı çıkıp gelinebilinen bir yer değildir. 
Kömüre kazmanın vurulduğu yere gidiş-dönüş bile bazen saatler sürer. Maden işçileri yerin yedi kat dibinde ter döker, terini siler, su içer, kömür tozu yutar, yemek yer, üzülür, sıkılır, hâyâl kurar, heyecanlanır, öfkelenir, arkadaşlarıyla ara-ara şakalaşır, sevdiği kadını veya varsa çocuklarını düşünür daha da hırslanır ve kısacası o hep orda yaşar… 
Sonra; sık-sık hastalanır. 
“Madenci hastalığı” akciğerleri mahveder, sonunda öldürür. 
Hastalananlar arasında çalışmaya devam edenler de vardır. 
Şansları varsa emekli olup öyle ölür. 
Gündüz vardiyasında çalışan madenciler gün ışığını yılın birkaç ayında, günde bir-iki saat görür. 
Gün gelir, maden ocağının dibinde ansızın bir homurtu duyulur. Sonrasında; (gök zaten yoktur,) yer altüst olur. 
Yerin altında gizli bir düşman, metan gazı, iyi havalandırılmayan köşelerde sinip bekler. 
Bir de acı düşmanı vardır. 
Ciğerlere yerleşen kömür tozu. 
İşçi çalıştıkça, düşmanı çoğalır, birikir. 
Madenin herhangi bir yerinde ufak bir patlama da olsa, kömür tozları bir reaksiyon yaratıp bunun etkisini büyütür. 
Kömür tozu felaketi büyütmek için ise ortaya karıştığında muazzam miktarda karbon monoksit çıkar. 
Kömür tozu tamamen yanıp yok olmaz, bulutlar oluşur ve havalandırmayı da önler. 
Ve madenin her yerini kaplayıp işçileri zehirler. 
Yukarıda kalan, gökyüzü, güneş evde bekleyen eş, çocuklar, hâyâller, gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçer ve sonsuzluğa doğru uçarlar… Yukarıda kalanlar ise; maden işçiliğine lanet ederler ama gene de çalışmaya devam ederler. 
Devletin acizliğinden kaynaklanan bu tür olayda; Aşık Mahzuni Şerif’in hiç aklımdan çıkmayan şu sözleriyle bitiriyorum yazımı. 
“Toptan ölür madenciler!”

Betül ERDOĞAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar