SEN VE KİTABIN.


Kitapçıdan çıktığımda, aldığım kitabını sımsıkı tuttum. O an sanki gelip birisi elimden alıp kaçıverecekmiş gibi. Bu kitabı sen yazmışsın yıllar öncesi ve benim haberim olmadı. Yıllarca aynı şehirde yaşamışız gene haberim olmadı. 
Yolumu uzatarak yağmur altında uzun-uzun yürümeye başladım. Gözlerimden sicim gibi yaşlar boşalmaya başladı. 
Anılarım beni uzun çok uzun yıllar öncesine, öğrencilik yıllarımıza götürdü. İkimizde ne kadar gençtik değil mi? Bu kitap, bana sevmenin ne demek olduğunu öğreten “Sen’i” yıllar sonra karşıma getirdi. 
Aşkı, ben mi anlatacağım şimdi ve bu bitmez soruların cevaplarını… Aşk bana göre bir tutkuydu. Ben de seni sevmiştim ama güç olan bir sevgiydi bendeki sadece o kadar.
Beraberken veya ayrıyken mutluydum. Seviyordum ve bana göre sen de beni seviyordun… 
Bu üç şey de açıkçası ayaklarımı yerden kesiyordu… 
Her günümü her anımı seni düşünmeye ayırıyordum ve bundan da hiç mi hiç gocunmuyordum… 
Bir gün seninle SBF bahçesinde buluşup yan-yana yürürken gözlerinin içine bakarak, beni yüreğinin neresine koyduğunu sorduğumda; başını çevirip anlamsızca lafı değiştirip “Bana böyle anlamsız sorular sorma” demiştin. 
Aslında o gün anlamıştım aramıza ayrılığın gireceğini. Bir şeyler hissediyordum ama korktuğum için soramıyordum. Döndükten bir hafta sonra senden mektup aldım. “Seni ve aşkımı kalbime gömüyorum. Mezarını benden başka hiç kimse ziyaret etmeyecek yalnız bana ait kalacaksın!” diyordun. Sonrasını ise okuyamadım kendimden geçtim.
Aşkın benden o zamanlar neler mi almıştı? Aşkın, bana verdiklerini geri aldı örf-adet-gelenekler yüzünden… 
Şimdi ben bir zamanlar çok sevdiğim sen vefasız bir insanın ölüm haberini aldığım için acı çekiyorum. 
Ağlıyorum… 
Seviyordum… 
Ve hâlâ içimdeki sevgiyi yok edemediğimi anladım… 
Yaşıyor olsaydın ve bana tekrar dönüp; “Yeniden başlayalım mı?” deseydin tek diyeceğim kelime “Hayır!” demek olurdu herhalde. 
Elimde kitabın okumamı bekliyor ama sayfaları çevirip öykülerine göz gezdiremiyorum. Özür dilerim ben bu kitabı okuyamayacağım.
Bugün, gökyüzü kapalı ve hafif bir yağmur yağıyor. 
Bahçeye iniyor ve kitabını toprak altına gömüyorum. 
Sen, yaşarken öldürüp yüreğine gömdüğün ben ve kitap toprak altında yatan üçlüyüz şimdi… 
Birlikte yatıyoruz üçümüz. 
Yağan yağmur altında toprak ve ot kokularıyla…

Betül ERDOĞAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar