Bir Kadının Gidişi!..
Bir kadın nasıl ve ne zaman gider, hiç düşündünüz mü acaba? Bir kadın giderken neden bir erkek kadar gürültü yapmaz? Kavgasız, gürültüsüz,sessizce gider kadın.
Beraberliklerde erkekler sıkıldıklarını hemen belli ederler. Bu birliktelik yürümeyecek düşüncesini, gözünüze gözünüze sokarlar. Önce saçma sapan kavgalar başlar. "Sen zaten hep böylesindir!" cümlesi yerleşir diyaloglara, "bunu yapmandan nefret ediyorum!"gibilerinden binlerce söz ederler. Elleride gözleride ayrılır erkeklerin. Televizyon karşısında yan yana oturuşlar biter, herkesin kendi koltuğu vardır ve artık uykuları gelince yatağa gitmek bile zor gelir. Çoğu geceler,kanepede yatarken kadının üstüne örttüğü battaniyeyi, sabaha karşı üstünden düşürdüğü için, üşüyerek uyanan adam, sessizce yatağa gider, hiç dokunmadan aradaki mesafeyi koruyarak kadının sıcaklığıyla ısınmaya çalışır. Kalkma vakti gelince de gene sessizce kalkar gider.
Sık sık akşam toplantıları çıkar, iş seyahatleri girer araya işi müsaitse ve eve geldiğinde, "nasılsının canım"ın yerini "yemekte ne var?" sormak alır. Görev gibi, tatsız tuzsuz uzun aralıklarla yapılan sevişmelerin ardına bir de ihanet eklenir. Başkalarıyla yaptığı dışarıdaki konuşmaları kulağına gelir kadının sık sık. Çocukları için evliliğini yürüttüğünü anlatır herkese adam ve hiç hatayı kendinde aramaz. Gönlüne göre birisini bulmadan, bir dala tutunmadan, başka bir kadına dokunmadan gidemez adam. Yani, bir erkek birliktelikten gideceğini hem belli eder, hemde bağıra çağıra anlatır. Şiddet uygular gece yarısı kavgalarında. Alkol almıştır ve limitini aşmıştır. Ve kim bilir hangi sanal aşkı bırakarak gelmiştir ve hıncını çıkarır saatlerce beklemiş olan karısından. Bu kadar basittir işte. Bakarsın o yüze ve anlarsın ki, o adamda artık sevgi ve saygıya dair hiçbir şey kalmamıştır.
Kadınlar böyle yaparak gitmez aslında. Çok uzun yıllar emek verir evliliğini yürütmek için. Birinin karısı olmayı kalbi, beyni, ruhu o kadar zor kabullenmiştir ki, başka birisine ait olmayı istemez. Erkekler gibi, çorbanın tuzu eksik veya fazla diye kavga çıkarmaz. Tam tersi ılımlı bir şekilde, "konuşmamız gerek" der. Erkekler ise en çok bu cümleden rahatsız olurlar. Sürekli ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve sabaha. Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, eşlerine de sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatmak ve sorunları çözmek isteği. Karşı tarafı ikna etmek için uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ümit görür kadın, tüm derdini paylaşır, anlatır anlatır. Genellikle de şu cevabı alır. "Saçma sapan konuşma!" Gereksiz ve saçma gelmiştir anlatılanlar adama. Hiç de üstünde durmazlar. Yine sorunlar, çözülemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine zehirli bir ok gibi döneceğini bilemez. Hiç tahmin bile edemez.
Bir kadının şikâyeti varsa, ya da erkeklerin deyimi ile vırvır dırdır ediyorsa; erkekler bilmelidir ki, o beraberlikten hala ümidi vardır kadının. Yürütebilmek, birlikte yaşlanmak, sorunları çözüp mutlu olmak istiyordur. En önemlisi de, eşini hala seviyordur.
Kadınlar susarak gider! Çok önemli detaydır bu. Erkeklerin hiç anlayamayacağı durum işte bu kadar basittir. O güne gelene sürekli konuşan, münakaşa eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir artık. Ne zaman ümidini o evlilikten kestiyse, o zaman sevgisi de derin yara almış demektir. Yüreğiyle, beyniyle, bavullarını toplamış, kafasından biletini almış ve ruhunu orada bırakarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekte gitmişse, çok sessizce olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları çarpıp kırmadan gitmiştir. Akşamları eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessiz ve sakince gider. Ne mutfakta yemek pişiren, ne çamaşır yıkayan, ne temizlik yapan ne karşı koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta yalnız yatan kadın, artık o kadındır.
Bir kadının mücadelesinden, çırpınışlarından, bağırmalarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sakin ve asildir!..
Yorumlar
Yorum Gönder