Zehra kızın öyküsü!
Onu ilk gördüğümde,"bakışları ne kadar da hüzünlü!" demiştim.
Gencecik bir kadındı Zehra. Kapkara gözleri, dal gibi incecik vücuduyla seke seke yürüyordu evin içinde.
Temizlik firması göndermişti Zehra'yı bana. İlk anda yaşını tahmin edememiştim. 17-20 belki 25. Hal ve tavırları 17, olgun konuşmaları ise 25 diyordu. Ama o henüz ondozundaymış.
Ara ara balkona çıkıp sigara içiyordu ve o molalarında muhabbet ediyorduk.
Zehra, küçücükken anasını kaybeder. Baba hemen evlenir ve üvey ana da Zehra kızı istemez. 14 yaşındayken babası onu başlık parası alarak yaşlı bir adamla dini nikahla evlendirir.
Ama Zehra kız akıllıdır. Ömrünü o yaşlı adamla geçirmeyecektir. Bir kaç ay süren evlilik hayatlarında şiddet görmüş aşağılanmış, ara ara aç bırakılmış ve Zehra kız içinde ki isyanı hiç belli etmeden kısa bir süre sonra, Ankara'ya bir akrabalarının yanına kaçarak sığınır ve bir temizlik firmasında çalışmaya başlar.
Zehra kız,köyünde ilkokul üçe kadar okumuştur.
Temizlik firmasında çalışan bir gençle aralarında aşk tohumları filizlenir ve hemen evlenirler.
Artık kendine ait evi sevdiği genç bir kocası vardır.
Ama?
Kaynana rahat durur mu?
Neymiş efendim, evlenip ayrılmış "dul bir kadın benim oğlumla nasıl evlenir benim nasıl gelinim olur?" Diye huzursuzluk vermeye başlar.
Bir yıl sonra bebekleri dünyaya gelir. Dünya tatlısı minik bir kız çocuğu.
Kaynana, dırdır, vırvır ede ede oğlunun aklına girer ve kocası da kendisini "sen bana dul geldin!" diye aşağılamaya başlar.
Gene mutsuzdur Zehra kız. Am bu kez hayatında bir kızı vardır ve kocasından ayrılamaz.
**************************************
Küçük yaşta dini nikahla evlendirilip, gördüğü şiddetten bıkıp ayrılan binlerce kadınlara vurulan iğrenç (dul kadın!) damgası yetmiyormuş gibi rencide edilmeleri hangi vicdanlara sığar anlamıyorum.
Bizim dinimizde kadınlar kutsaldır sultandır. Dinimiz kadınlara çok değer vermiş, erkeğe de çok sorumluluk yüklemiştir.
Zehra kız, sevmeyi, sevilmeyi kendisine çok gören bir topluma başkaldırıyor. Yeniden bir hayat kurmayı bile çok gören bu topluma isyan ediyor şimdi... Niçin bir kadının yanlış bir evlilik yapmış olmasını kabul edemiyoruz? Niçin hâlâ boşanmış olmak sanki kadının alnına yapışmış kara bir lekedir? Niçin erkekler de, erkek aileleri de dul deyince veba mikrobu kapacaklarmış gibi korkarcasına kaçıyorlar? Niçin bu önyargı hâlâ birçok kadının yaşamını tekrar kurmasına engel oluyor? Evlenip ayrılan kadınlarımız işte bu korku yüzünden ümitsiz ve mutsuz bir evliliği hayat boyu sürdürmek zorunda kalıyor
.
Sanki dünyanın sonu geldi. Zamanımızın zamane insanları o kadar değişik ki, bir sanal alemdir gidiyor,chatler, gayrı meşru ilişkiler...Binlerce boşanan insan,aldatılan kadınlar...Şiddet gören aşağılanan kadınlar...Kadınlar gerçekten bu kadar mı günahkar?
Dışarıda çalışırlar eve gelince maaş kartı zorla elinden alınır. Ağır ithamlara maruz kalan kadınlarımız yok mu? Kadınların hiç mi itiraz hakkı yok? Hiç mi duyguları yok? Kadınlar robot mu?
Kadınların da duyguları var elbette...
Eşini,çocuğunu sevdiği için evini terk edemiyor ama erkek hâlâ yuvasını yıkmak isteyen cahil anasından kopamıyor.Hadi, ananı dinle ve eşini terk edip sokağa at. Boşan. Hiç mi vicdanın sızlamayacak? ilk günleri hatırlamayacak mısın? Hani, birbirinizi çok sevmiştiniz, hani hiç ayrılmayacaktınız ne oldu o sözlere? Hatırlanmaz çünkü vicdanları yuva yıkmaya müsaittir. Adam gibi adam olan, kimsenin sözüne bakmaz.
Boşanmanın ardından kadının toparlanması erkeğe göre çok daha zor oluyor. Bunun nedenide toplumun dul kadın ön yargıları...Bu yüzden kadın biraz ezik yaşıyor ve kendisini ifade edemiyor...Erkeğin toparlanması kolay oluyor dul erkek diye bir şey olmuyor çünkü.
Yine de şükür kadınlarımızın bazıları bu konulara yaklaşımları daha farklı ve daha güçlüler. Eskisi gibi ezdirtmiyorlar kendilerini...
Bence biraz kulaklarını tıkayıp çevreyi takmadan, kendi işlerine baksınlar.
Tıpkı Zehra kız gibi.
Aslan gibi çalışıyor ve kızına iyi bir gelecek hazırlamak için mücadele ediyor.
Yolun açık, bahtın güzel olsun kocaman yürekli Zehra kız.
Betül
Yorumlar
Yorum Gönder