ERKEKLERİN KAHROLASI DİKTATÖRLÜĞÜ!
Biz nasılız?
Ezik mi, aptal mı?
Boşuna mı okuyoruz? Hadi okuyamadık, okutulmadık,hiç mi kişiliğimiz yok biz kadınların? Kocasına veya baskı kuran ailesine veya komşusuna, akrabasına karşı masaya yumruğunu vurup "HAYIR!" diyecek cesaretimiz neden yok? Tacize uğrayınca suçu karşı tarafta aramak yerine "ben açık-saçık giyindim tahrik ettim herhalde!" diyecek kadar karaktersiz miyiz? Kendimizi eve kapatıp çalışmamak, tek görevimiz bir adama hizmet etmek mi? Ekonomik özgürlüğümüz olmadan kendimizi tamamen "DİKTATÖR" bir kocaya mı bırakmak? Dayak yemek, şiddet görmek, horlanmak mı? Sesimizi neden gür çıkarmıyoruz? Aslında hep kendimiz yüzünden yine değil mi?..
Dayak yiyen kız evine geri gidince annesi,babası,"o senin kocandır, döver de sever de" der geri yollar.Tacize, tecavüze uğrayan kıza, "ne yaptın da adamı tahrik ettin?" derler.
Bir takım "ÖKÜZLER!" dürtülerini dizginleyemiyor diye saçımızı kapatmak ve usturuplu giyinmek (o ne demekse?) zorunda olan biz, masumken suçlu durumuna düşen biz. Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Saç telimiz görünmesin, aman "ÖKÜZLER!" tahrik olmasın, aman onlar bir şey yapıp günaha girmesin diye kendimize yasaklar getirip kısıtlamak zorunda olan yine biz kadınlar.
Evlenince kadın çalışmayıp eve kapanıp ev işi yapmak zorunda mı, erkeğe karşı görevi mi bu? Ben mutlu olmak için evlenmişken nedir bu esaret, nedir bu çile?
Aman kızımın erkek arkadaşın olmasın, erkeğin eli eline değmesin, aman evlenmeden önce olmaz, yasak!.. Erkektir o yapar! Ergenliğe girdi mi annesi. "Oooo benim oğlum ne kızlar atacak eve" der. O eve atılan kızların anası babası yok mu, veya senin kızın? Onlar namussuz mu? Erkekler her haltı yesin, özgür yetiştirilsin ama kızın erkek arkadaşı olmasın, eğer giderse üniversitede olsun,kimse duymasın bilmesin sonra da okul bitsin evlensin. Diplomasını kaldırıp atsın, mesleğini yapamasın, evine kapansın temizlik yapsın, yemek yapsın, izdivaç programlarını izlesin. Bol bol çocuk doğursun. Kocası zorlasın başını kapatsın. Belki daha 12 yaşında babası kapatmıştır onu. Gün gelsin dayak yesin, korksun hiç kimseye anlatamasın olaylara boyun eğsin. Belki de dayaktan ölsün. Ana haber bültenlerine çıksın, bir iki dakikalık bir haber yapılsın sonra unutulsun. Allah rahmet eylesin, ruhuna el fatiha.
Belki genç kız sevdiğiyle ilişkiye girmiştir, abovvv günah ama! Böylede yapılmaz ki! Yine de evlenmeden olmaz ya, o yüzden gitsin ameliyat olsun korkudan diktirsin. Kim bilir evleneceği erkek kaç kadınla beraber oldu ama hiç önemli değil. O erkek çünkü.
Üzgünüm ama bu olayların sorumlusu erkekleri yetiştiren kadındır, kurban kadındır, her şekilde mağduruz.
1934 yılında şimdi bizi hor gören Fransa'da bile yokken, Atatürk kadınlarımıza seçme seçilme hakkı verdi, kadınlar kendilerini göstersin, ülkemize bir katkıda bulunsunlar güzel evlatlar yetiştirsinler diye. Şimdi ise; kadınlarımız kapatılıp evde oturup üç çocuk yapmaya teşvik ediliyor.
Yuvayı dişi kuş yapıyor, bu düzeni neden biz dişi kuşlar değiştirmeyelim? Neden 79 yıl önce Atamızın hedeflediği o çağdaşlığa dişi kuşlar ulaştırmasın bizleri?
Haykırarak bağırarak değil, sözümüzü dinleterek bunu yapmalıyız. Sesimizi çıkarma vakti gelmedi mi?.. Yetmedi mi bu kadar haksızlık?
Evliliğini bitirmemek devam ettirmek uğruna ezilmeye razıysanız tamam anlarım. Ama mutsuz evlilik, mutsuz bireyler, mutsuz çocuklar demektir... Verdiğimiz zarar kendimizle kısıtlı kalmaz.
Bir de son zamanlarda TV'lerde boy gösteren bir kadın bozuntusu çıktı.Hani, kocasına ikinci bir kadın bulup "al bunu üstüme kuma olarak!" diye teklif götüren. Son konuşması "kadınlar erkekleşiyor, kadın erkek eşit değil, bu yüzden evlilikler bitiyor" şeklindeydi.Bu kadın bozuntusunu porgramlara davet edip, onun konuşmalarını halkımıza dinletenlere ben ne diyeyim? Halkımızı bilinçlendirecek porgramlar yerine, böylesine basit kadınlarla "rant" sağlamaya çalışan kanalları protesto ediyorum.
Ben kocama itaat edip ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek zorunda mıyım? Ben kadınım, seni de bir kadın doğurdu, bana insan gibi davranmak zorundasın be hey adam!
Artık biz kadınlar ezilmesin, kız çocuklarımızı özgür bireyler olarak yetiştirelim, ekonomik özgürlüklerini kazanmadan, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmeden evlenmelerine izin vermeyelim.
Bu gidişata dur dememiz için önce kendi sonra çevremizdekilerinin düşüncelerini değiştirelim.
Ülkemizde istisnalarda var tabi ki. Genelleme yapmış gibi olabilirim ama maalesef genel durumumuz da bu. Ama elbette her kaidenin bir istisnası da vardır ancak bu istisnalar Türkiye'deki genel kaideyi pek bozmuyor, bozacak gibi de görünmüyor...
Haydi, dişi kuşlar görev başına!..
Bu ülke sizlerden çok şey bekliyor.
Betül
Kadılnlar kadınlığını,erkekler erkekliğini bilmeli.Evlenmeden önce vaatler evlendikten sonra asimile çalışmaları...Senin oluşturmak istediğim aşık olduğun insan değil ne yapmak istiyorsun derler.Bence tam eşitlik.Pozitif ayrımcılıktan söz ediliyor bazı çevrecelerce niye ortada alil aciz birisimi var?Belediye otobüsüne binersin herkes gözüne bakar yer versin diye,oysa bir önceki koltukta genç bayana kimse bumu medeniyetten anladığın denmez,otobüs perona girecek saygısızca birilerini çiğneyerek önce binmeye çalışır,maksat hanımefendi oturarak gidecek.Hatta ebeveyn ahirete intikal edince varislerden bayanlar yaşadıkça faydalanıyor,erkekler ise 18 yaşından sonra eğitim görmüyorsa hadi işine.Askerlikte yapmalı bayanlar.Erkeğin en güzel zamanları yani yirmili yaşları vatan borcu hadi oğlum.Vatan sadece erkeklerin mi?Bayanlarda bu vatanın vatandaşı değil mi?İşe girersin hanımefendiler güzel yerlerde,erkeksen borçlu gibi gece-gündüz ağır mesai.Erkeklede aynı maaşı almaktan da geri kalınmaz.Erkeklere nazaran erken emeklilik ise cabası.Pazitif ayrımcılık Anayasal Suç.Eşitlik medeniyet.Alillere tabiki ayrıcalık tanınmalı.:)
YanıtlaSil