ALDATMAK!..





Aldatma konusunun nedeni her insana göre değişiyor.

Yaşadığımız ülkede, veya her ülkede diyelim herkesin birbirini acımasızca aldattığını, yaşamlarını bir yalan üzerine kurduğunu, bilerek veya bilmeyerek bu duruma katlandıklarını düşünüyorum.

Aldatıldığınız ya da aldatmayı seçtiğiniz zaman en çok aldanan kim olur?

Kendimiz olmaz mıyız?

Ben bunu yıllardır hep sorguladım. O kadar çok ucuz kadın, o kadar çok kalitesiz erkek var ki ve hayat onlara göre o kadar kısa ki; bir an önce mutluluk yaratmak, hemen yatağa atmak, ondan sonra da üzerine keyifle bir sigara yakmak ve bir yudum alkol almak gibi midir aldatmak?

Yoksa; sıradan olan bir evliliklerde ya da birlikteliklerde başka bir tene dokunarak, o insanın tüm varlığını kendiniz için kullanmak mıdır?

Sadakat nedir sizce?

Aldatmanın karşılığı mıdır gerçekten?

+++++

Eşini aldatan kadından itiraf...


“Ben eşimi aldattım.” Dedi açık yüreklilikle…

Çünkü eşime,”artık seninle olan beraberliğimin hiçbir heyecanı kalmadı!” diyemedim.

Çok istememe rağmen diyemedim.

Eve gelip her günü bir öncekinin aynısı olan bir günü bana yaşatan biriyle nasıl ömrümü paylaşabilirdim ki.

Onun da beni aldattığını bildiğim halde nasıl ona masum bir kadını oynayabilirdim?

Ona bunları haykırarak söylemek isterdim ama o beni aptal sanmaya devam etsin istedim.

Erkekler için kadınlar üç maymunu oynuyor…

“Görmedim, duymadım bilmiyorum!”

Eşlerini üç maymun statüsüne koyan zavallı evli erkekler!

Unutmayın evdeki eşiniz de sizi birçok erkekle aldatıyor olabilir.

Bir kadının zekası, duyguları sizinkine nazaran çok daha hızlı ve pratiktir.

Evet; ben aldattım çünkü"üç maymunları" oynayan kadınlardan değildim.

Ve aldattığımın ertesi günü kendisinden boşanacağımı söyleyip dava açtım.

Evliliğimiz süresince aldatılmayı sürekli yaşayan ben, özgüvenimi tazelemek, kendime olan saygımı

kaybetmemek ve bu evliliği bitirmek için aldattım kocamı.

O gün, bana göre en doğru şeyi yaptım.

Evlenirken, kendisine verdiğim bir söz vardı.

“Hayatımın sonuna kadar hastalıkta, sağlıkta, varlıkta ve yoklukta, ölüm bizi

Ayırıncaya değin senden ayrılmam” demiştim. Ama ayrıldım.

İşte böyle aldattım kocamı.

Onu yüreğimde eze eze, içimde yıllardır biriken bir kinle aldattım.

Ondan gizli gizli parada biriktirmiştim…

Bir kadının içi kinle dolarsa, aldatılmaktan kurtulmak için aldatır ve her şeyi yapar.

Bu bana iki yıla mal oldu.

Birikimimlerimi değerlendirip, kredi de çekerek kendime ufak bir ev aldım…


Şimdi bir şirkette asistan olarak çalışıyorum.

Kendime olan saygım ve özgüvenim sonsuz.

Ayaklarımın üzerinde duruyorum.

Evli erkeklerden sık sık birliktelik teklifi alıyorum ama onlara hep çelme takıyorum.

“Külahlarını ters giydiriyorum” desem daha doğru bir cümle olur.

Şanslarını fazla zorlayamıyorlar ben böyle davranınca.

Bir şey daha, ben “cinsel obje değilim” diyorum.

İlk cümlede bunu anlayanlar çıkıyor ve daha zeki oldukları hemen anlaşılıyor.

Anlattığım gibi aldatılmak ve aldatmak bazen çok işe yarayabiliyor insanın hayatını düzene sokması için.

Ben negatifleri pozitife çevirebildim.

Bu anlattıklarımı okuyanlar belki bana karşı çıkabilir.


“Kendime olan saygımı, kendimce elden bırakmadım” bu benim görüşüm.

Bu arada duyumlarıma göre; ayrıldığım eşim tüm servetini sevgililerinle yediği ve

bir kısmını da bana kaptırdığı için parasız pulsuz kalmış.

Eee ne derler? Çekirge bir zıplar, iki zıplar!..

Çok da yaşlandı. Parasız olduğu için onunla ilgilenen de kalmadı. Kız kardeşinin

Yanın da oturuyormuş. İşsiz ve yalnız.

Ben bir “Halkasız Köle” olarak hayatla mücadele ederek yaşamımı sürdürüyorum.

Sürekli aldatan bir erkekle yaşamaktansa, “Halkasız Köle” olarak yaşamaya razıyım.

Diyerek anlatımını bitirdi.

+++++

Ben yorum yapmadım, yapamam da.

Herkesin kendisine göre doğrusu var.

Bu bayan da bu yolu seçmiş kendisine yeni bir hayat kurmuş.

Sizlerden ne gibi bir yorum gelir onu bilemiyorum…


Betül ERDOĞAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar