ÇOCUK GELİN.
Kardelen, hafif sesle bir türkü söylemeye başladı.
Dışardan gelen köpek ulumaları zaman - zaman onu sustursa da o söylemeye devam etti…
Evlendiği günde de bu türküyü mınldanmıştı.
Alize, zifaf odasına girdiğinde başını öne eğmişti Kardelen. Dudakları heyecandan tir- tir titriyordu. Küçücük yüreği yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu.
Alize, ise odanın içinde dört dönüyordu. Oda heyecanlıydı besbelli.
Korkuyor muydu az sonra olacaklardan?
Sadıçın karısının söylediklerini düşünüyor Kardelen:
"Kocanın her istediğini yapacaksın onun her isteği senin için bir emirdir, sakın bunu unutma!"
Hiç şey diyememişti Kardelen, susmuştu.
"Ah be kızım ah! keşke baban yaşasaydı da senin gelin olduğunu görebilseydi" diyen anası evden çıkarken, yetim kızına sarılıp bağıra- bağıra ağlamaya başlamış kendisini zor sakinleştirmişlerdi.
Babasız olmasından mı bilinmez Kardelen, koca evine gidene kadar iç çekti.
Alize, ceketini çıkarırken,yüzüne bile bakmadan buyurdu:
"Hadi soyun!"
Kardelen, hâlâ içinden sevdiği türküyü mırıldanıyordu.
İlk yapacağı şey ne olacaktı acaba? Diye düşündü.
Başını kaldırıp göz ucuyla Alize' ye baktı... Minik yüreği, yerinden fırlayacakmış gibi oldu.
Alize, çırılçıplaktı; yaklaşırken bir kez daha emretti:
"Soyun!"
İlk söylediği gibi çok korkutmadı Kardelen'i.
"Işığı söndürsen" diyemedi, yavaşça soyunmaya başladı.
Üzerinden çıkardığı her parçada, kocasının göz bebekleri biraz daha büyüyor, solukları biraz daha hızlanıyordu. Kardelen, utandı çıplaklığından. Minicik elleriyle bedenini örtmeye çalışarak yatağa uzandı.
"Canın çok yanmaz!" demişti sadıçın karısı.
Gözlerini sımsıkı yumdu. Beklemeye başladı olacakları.
Alize'de, berberde sıktıkları limon kolanyası kokusuyla tütün kokusunu duydu...
Bir ağırlık üstünde:
Hiç bir şey hissetmedi Kardelen.
Alize'ni yüzüne baktı korkuyla.
Yüzü kıpkırmızı ve terliydi.
Bir şey soramadan yüzünün orta yerine atılan yumruk acısını duydu. Onu sevgiyle sarıp sarmalayacağını düşündüğü eller yüzünde birer tokat olarak patlamışlardı.
Dudaklarından, kaşından sızan kan, tüm hayallerini kızıl bir renge bularken gözyaşları sicim gibi akmaya başladı. Öyle sessizdi ki ağlaması Kardelen'in, Alize üzerinden kalkıp odanın her bir köşesini dolaşıp haykırmaya başladı.
"Kimdi söyle, benden önce sana sahip olan kimdi?" Kardelen şaşırmış, ne diyeceğini bilememişti.
O henüz onbeşinde küçücük bir çocuktu.
Alize haykırmaya ve tekme tokat atmaya devam ediyordu.
Ardan ne kadar zaman geçti bilmiyordu Kardelen. Yerlerde sürünüyor, acı çekiyor ama ne olduğunu anlamıyordu.
Saatler sonra; Alize kolundan tuttuğu gibi yerlerde sürüyerek Kardelen'i ana evine geri götürdü.
Ana kapıyı açtığında kan revan içindeki kızını görünce yüreği dayanamadı bayıldı. Evde bulunan diğer erkek kardeşleri ne olup bittiğin öğrenmeye çalıştılar.
Alize, "Kızınız boş çıktı geri getirdim!" dedi haykırarak.
Kardelen, anası, kardeşleri donup kaldı.
Onbeşyaşında evden dışarıya çıkmayan bir çocuk nasıl "boş" çıkardı.
Dedikodular ertesi gün tüm köye dağıldı. Ana üzgün, kardeşler üzgün, Kardelen üzgün.
Bu namus meselesini nasıl helledeceklerdi?
Kardelen, hiç bir şeyden anlamıyordu. "Boş" çıkmak neydi ki?
Evde kendisine erkek kardeşleri tarafından yapılan zulme daha fazla dayanamadı.
Ahıra gitti gece yarısı. Anasının aldığı fare zehirini eline alıp, hafif sesle bir türkü söylemeye başladı.
Ertesi sabah onun soğumuş vücudunu anası buldu.
Jandarma geldi, tutanak tutuldu, otopsi yapılması için adli tıpa gönderildi çocuk gelin.
Bir ay sonra cevap geldi adli tıptan.
Çocuk gelinin kızlık zarı esnekmiş.
Tabi bunun nasıl bir şey olduğunu kimse anlamadı.
Her kafadan bir söz çıktı
"O ne demekmiş ki?"
"Hayırdır inşallah bir yaşıma daha girdim hiç öyle şey olur mu?"
"Bu yaşıma geldim hiç böyle bir olayla karşılaşmadım!"
"Kızlarını aklamak için öyle diyorlar!"
Sonra;
Alize, sağlık ocağındaki, abi dediği doktora gidip soruyor bu konuda bilgi alıyor.
Bunu öğrendikten sonra, Alize mezarlığa gidiyor. Biliyor ki Kardelen yerinden kalkamayacak onu hiç kimse uyandıramayacak.
Alize onun yattığı mezarı okşuyor ve özür diliyor.
Ama nafile.
Hiç kimse Kardelen'in, ölüme giderken düğün gecesi söylediği türküyü söyleyerek uyuduğunu bilmeyecek.
O şimdi, sarsılan küçücük bedeniyle mezarında dinleniyor.
Betül
Yorumlar
Yorum Gönder