APARTMANLARDAKİ NAMUS BEKÇİLERİ!..
Bekçilik
kelimesinin "beklemek" fiilinden türediğini hepimiz biliriz.
Bizim
çocukluğumuzda mahalle bekçileri vardı. Onların görevleri; "bir kimsenin can, mal, ırzına yapılan saldırı ve tehditleri önlemek, saldırganları yakalamak."
Kamu düzen ve güvenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş yapılmasına karşı, genel kolluk kuvvetleri gelinceye kadar önleyici tedbirleri almak.
Adliyelik ile ilgili vakalarda, delillerin kaybolmamasını sağlayan muhafaza tedbirlerini almak!" Gibi:
Adliyelik ile ilgili vakalarda, delillerin kaybolmamasını sağlayan muhafaza tedbirlerini almak!" Gibi:
Namus bekçilerinin
görevlerini nerede ifşa ettiği yani nerede beklediği kafa kurcalayan bir
sorudur. Yerine göre zor, bazen de onlar için keyifli olduğunu düşündüğüm
meslek grubudur.
Apartmanlardaki
namus bekçileri söylenenin aksine sadece sokaklardaki insanlarla ilgilenmezler,
yeri gelir insanın kendi evinin "içiyle," orada kimin yaşadığını,
kimlerin gelip gittiğini, kapı önünde duran ayakkabının erkeğe mi kıza mı ait
olduğuyla, hatta ve hatta, "falancanın kızı/oğlu bilmem nerde okuyordu
şimdi evde kalıyorlarmış kim bilir neler yapıyorlardır!" tarzında
söylemlerle her bir haltı bildiğini sanıp karışan, ahkam kesen, bu şekilde de
toplumun namusunu koruduğunu sanan ahmak kişilerdir.
Bu namus
bekçileri, aslında tamamen bizim insanımızın herkesin hayatına müdahale edebilme
hakkını doğuştan kendi içinde bulabilmesinden dolayı ortaya çıkan bir kavram.
Böyle insanlar maalesef çoğunluğu kapsayan bir grup olarak aramızdalar ne yazık
ki. Ve bu zavallı grup insanı kendi içlerindekilere ve bunlarla alakası
olmayan, kendi işinde gücünde olan sade insan tayfasına da hayatı zehir etme
görevini kendilerine ahlak biçmiş durumundalardır.
Oturduğunuz
mahallede, mahallenin esnafından, evde oturan genç kızlara, sokakta top
koşturan çocuklardan, kapı önüne çıkıp iki lak-lak edenleri bile malzeme yapıp,
dedikodu üreten kadınlar / erkekler var. Evinize kim geldi, ne zaman geldi,
gece kaçta geldiniz eve, yalnız mıydınız, biri sizi arabayla mı bıraktı yoksa
taksiyle mi geldiniz, sarhoş muydunuz falan gibi sorular ve kendi tahminsel,
abartılı cevaplarıyla tamamen özel hayatınız içinde olan sınırlara müdahale etmek
görevini kendilerine iş ve meslek edinmişlerdir. Eğer ki, "sessiz sakin
bir insanım ben, evden işe, işten eve gidip geliyorum!" deyip " benimle ilgili konuşmazlar!" diye düşünüyorsanız
işte tam o noktada yanılıyorsunuzdur. Çünkü bu namus bekçisi kadınlar /erkekler
bu durumda sizi "anlaşılması güç bir muamma!" ilan edip, ''bence
evinde gizli işler dönüyor!" dan tutup, ''yazık bu deliye dokunmayın
aman'' ha, ya kadar her türlü muameleye tabi tutabilirler. Yıllardır ne yazık
ki aşamadık bu namus bekçilerinin yarattığı mahalle ve apartman baskısı
ortamını.
Bu zavallı
insanlar bu cüreti nerden alıyorlar anlayabilmiş de değilim. Sana ne be kadın /
erkek nereye, kimle, ne zaman gittiğim! İşine baksana sen! Bakkal dükkanıyla ilgilensin, kadınlar
temizlik yapsın, genç kızlar koca arasın, çocuklar da top koştursun. Ha bir de
asıl komik olan şu ki içlerinden hiçbiri sizi eleştirebilecek konumda değildir.
Mutlaka kendi hayatlarında aşamadıkları sorunları vardır. Çünkü bu tarz şeyleri
yaşamamış, doğru düzgün insanlar olsalardı, sizin hakkınızda bu tarz
yorumlar-eleştiriler yapmaya ihtiyaç hissetmezlerdi.
Ayrıca benim bir
de bu konuyla ilgili düşündükçe çok komik gelen,edilen lafların nasıl da hızla
genişlediğidir.Şimdi komşunun biri kalkıp ''hu komşu, Zehra eve gece taksiyle
geldi der!..'' O komşu başkasına ''Zehra gece bir erkekle gelmiş biliyor
musun?'' şeklinde aktarır. O ona, o ona derken bakarsın Zehra mahallenin bilmem
nesi olmuş!.. Birine ola ki; ''Zehra
nerde oturuyor biliyor musunuz?'' şeklinde bir soru sordunuz, ''Aaaaa o kız mı
aman yavrum gitme ona bak onun adı çıktı!'' gibi laflar işitmeye hazırlıklı
olun. Oysa ki kızcağız belki bir toplantıdan geldi, belki arkadaşlarıyla çıktı
gezdi. Başka bir erkekle geldi diyelim. İsterse hiç gelmeyebilir ayrıca. Sana ne
kardeşim ya sana ne? İşin gücün yok mu? Niye yalnız kadınlarla uğraşıyorsun?
Maalesef bu
insanların sayısı küçük yerlerde azalmıyor gün geçtikçe çoğalıyor ama büyük
şehirlerde ve büyük apartmanlarda azalıyor. Çünkü şehirleşme çok ön planda ve
bu küçük mahalleler artık dağılacak ve insanlarımız daha modern düşüncelerle
yaşayacak! İnsanlarımızın çoğu artık büyük apartmanlara oturuyorlar ve kültür
seviyesi yükseldikçe, birbirlerine karışmadan yaşıyorlar.
Bence yaşlılarımızın,
“eski komşuluk yok!” diye yakındıkları komşuluk bu bakış açısıyla bakıldığında
pek de istediğimiz komşuluk değil.
Bu yüzden ne
zaman bir namus bekçisi görsem, Belediyelere tek tek telefon açıp, ''Sayın
yetkili, lütfen daha çok şehirleşelim. Daha çok apartman dikelim hatta gökdelenler
dikelim!” diyesim geliyor. Bu yazımı okuduktan sonra, arkadaşlarımdan ricam şu.
Toplum baskısının hayatınıza şekil vermesine izin vermeyin. Neyin nasıl doğru
olduğuna inandığınız gibi yaşayın. Bu cahil
insanların sözleriyle hareket etmeyelim. Çünkü bu hayatımızı yaşayabilmek için
tek bir hakkımız var ve biz BİR TANEYİZ! Başka BİZ yok! Lütfen namus bekçisi
olmayalım, olanları uyaralım.
Yaşamımız su gibi
berrak olsun, yolunu bulup akıp gitsin.
Betül Erdoğan
Yorumlar
Yorum Gönder