Çöngün Fatma Öyküsü.
Çok gariptir
hayat çok!..
İnsanoğlu ağlayarak
gelir dünya'ya ve ağlayarak da gönderilir öbür dünya'ya...
Çok gariptir
hayat çok!..
Bazen
gülersin,bazen ağlarsın ama sonunda gene yaşlanırsın. Ufacık umutlar bir
insanı hayat'a bağlar.
Ümit ederiz hep
mutluluğu.Garip olan hayat bazılarımıza cok cömert bazılarımıza ise cimri
davranır...
Çok gariptir
hayat çok!..
Masum bir bebek
dünyaya gelir ve dünyaya gelir gelmez,
anasına babasına "hoşça kal!" der. Veda eder daha hayata
atılmadan ailesine. Oysa; anası babası ona "hoşgeldin hayatımıza!"
demiştir.
Anasıyla,
babasıyla beraber büyüyen çocuklar ne
kadar şanslıdır. Bu şansı ne yazık ki
hiç birimiz çocukken anlamayız. Ancak, yitirdikten sonra anlarız.
***********************************
Yıllar yıllar
öncesinde, Afyonun Sandıklı ilçesinde
Fatma isminde bir köy kızı yaşamış.
Henüz mini
miniyken, anne ve babasını kaybetmiş Fatma. Yaşadığı köyün halkı tarafından
büyütülmüş,ve çok güzel bir genç kız olmuştur.İnce uzun narin mi narin, badem gözlü sırma saçlı güler yüzlü
Fatma'cığı herkes çok severmiş. Küçücük
yaştan beri her işe koşan Fatma, büyüyünce de etrafa yük olmamak için, çiftini
kendi sürer ekinini kendisi biçer,harmanını kendisi kaldırır. Dağdan yakacak
odununu bile kendisi getirirmiş. Tez zamanda ünü çevre köylere kadar
yayılmıştır Fatma'nın. Herkes bu kızı kıskanır olmuş. Fatma cesur mu cesur,
çalışkan mı çalışkanmış.
Fatma Bayram ve düğünlerde, çok güzel oyunlar
sergilermiş. Döne döne, çöke çöke oyunlar sergilediği için bu kıza, çevre halkı
Çöngün Fatma derlermiş. İşte böyle güle oynaya geçen günlerden sonra: Fatma
yalnız yaşadığı için kendini güven altında tutmak, kötülere fırsat vermemek
amacıyla iki kama taşırmış. Kama'ların birini ayağındaki yün çorabın içinde
diğerini de belindeki kuşağın içinde saklarmış. Fatma'yı kıskanan çevre
köylerin gençleri; nasıl oluyor da bu kız kimseden korkmuyor. Şunu bir
sıkıştıralım da görsün diye fırsat kollarlarmış.
Günlerden bir gün
dağa odun kesmeye gittiğinde yakın köylerden üç delikanlı ormanın içinde,
Kanlıdere mevkiinde Fatma'nın yolunu keserler. Alaycı ve tiksindirici sözlerle
Fatma'yı sıkıştırmaya başlarlar. Fatma her ne kadar yalvarıp yakardıysa da bu
gençlerden tatlılıkla kurtulamayacağını anlar. Çok güzel kullandığı kamasını
belinden çıkararak en yakın delikanlıya atar. Kalbinden kamayı yiyen delikanlı
oracıkta can verirken, diğer kamasını da çarığının arasından çıkararak
ikincisini de vurur.
Bu vaziyeti gören
delikanlıların üçüncüsü, oradan hemen kaçar. Köye gelip olayı, ölen
arkadaşlarının ailelerine anlatır. Bu acı haberi alan köylüler öbek öbek dağın
yolunu tutarlar. Olay yerinde iki kurbanın başında ağlayan Fatma, diğer adıyla
Çöngün Fatma o anda köy tarafından gelen köylüleri görünce yaptığı işin kötü bir
olay olduğunu, köylülerin yüzüne nasıl bakacağını düşünerek, baltasını ve ekmek
çıkınını alır, ormana doğru giden yolda kayıplara karışır. O günden sonra
Çöngün'ün izine rastlayan olmaz. O zamandan bu zamana türküsü söylenmekte,oyunu
oynana gelmektedir.
Çöngünün uykusu
yoktur
Kimseden korkusu
yoktur
Hep söylenenler
bana
Benim günahım
yoktur
Kalay'ı vurdum
yere
Yıkılsın kanlı
dere
Çok yalvardım
olmadı
Geldik kanlı yere
Kaynak:www.turkuyurdu.com
Yorumlar
Yorum Gönder