Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar Türküsünün öyküsü!..





  



   Çok çok, eski zamanlarda, köyün birinde,  Zeynep isimli güzel bir kız yaşarmış. Huri bakışlı, selvi boylu, kapkara gözlü, nazlı mı nazlı, örük saçlı, başında kırmızı yazması, üstünde binbir dallı uzun  entarisiyle yürürken kuğu gibi, bir bakanın bir daha baktığı, kadınların kıskandığı, erkeklerin iç geçirdiği Zeynep, onaltısına yeni bastığında, köylerindeki bir düğünde, yabancı  köylerden  gelen Ali isimli  bir genç  yiğit’in, Zeynep’i görür görmez anında yüreğine, od düşer.

   Zeynep kızında, yüreği kıpır kıpır olmuştur Ali isimli genç  yiğiti görünce. Ali, köyüne döner dönmez babasına  “baba, ben bir güzele vuruldum, yüreğime od düştü! der.” Baba, hiç kıyar mı evladına. Hemen dünür gidip isterler yiğidine Zeynep kızı.

   Verirler  Zeynep kızı, Ali’ye.

   Kısa bir zaman sonra; düğünleri olur. Ali, Zeynep kızı alıp aşırı köyüne götürür.


   Zeynep kızın, gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak  olunca mesafe, Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu iç acıtan özlem, Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak, köyüne doğru dönüp için için, kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla, ana, baba, kardeş özlemini gidermeye çalışır.


   Oysa kocası, o yiğit dediğimiz delikanlı Ali çok değişmiş,  Zeynep'in bu özlemine  hiç aldırış etmez olmuş. Kaldı ki, eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlamış. Sonunda, bu hasret ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara düşürür.


   Günler geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de, anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye gelirler, Zeynep kızı yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep kız hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp gözyaşı dökerler. Annesi bu acıya dayanamaz , fenalıklar geçirir ve bayılır.


   Zeynep kız, özlemini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha kendine gelmez, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için gözyaşı döker. İşte o günden sonra;  bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.


   Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
   Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
   Annesinin bir tanesini hor görmesinler
   Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
   Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim
   Babamın bir atı olsa binse de gelse
   Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
   Kardeşlerim yolları bilse de gelse
   Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
   Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim


Kaynak:www.diyadinnet.com

Yorumlar

Popüler Yayınlar