Kesik Çayır Biçilir Mi? (Konya Türküsü)




Yaz aylarında hiç eksik olmayan, çam, çınar ve iğde ağaçlarının çiçek kokularını Konya’nın güneybatısına taşıyan  Meram bağlarıdır. Batıdan esen rüzgarın (Gedavet)  Konya halkının indinde ayrı bir yeri vardır. Kimileri şöyle der, "Gedavet,(batı rüzgarı) ruhlara gıda, gönüllere huzur veren serin rüzgardır." Gedavetin kaynağı olan Meram bağları için de "başka bir Konya" derler.Çok doğrudur. Havasıyla, suyuyla ve tabiatıyla bambaşka bir yerdir Meram…


Meram bağları, Meramda bulunan ağaçlar ve çayırları tanıktır. Böyle bir yiğit doğurmak her anaya nasip olmaz. İnadına yakışıklı, inadına mert, inadına yiğit, inadına yağızdı.

Konya'nın valiside Meram'da otururdu. Meram o zamanlar en saygın yeriydi şehrin. Mevlevi dedeleri, çelebilerin hepsi de Meram'da otururdu. Ve Vali paşanın yâveride. Yâver  Meram'dan çok az inerdi Konya'ya. Bütün Konya ve Meram bu genç adamı, o da bütün onları tanırdı.

Yâver, fesini sola doğru indirdi. Güz günüydü. Serindi ama o yanıyordu. İçinde korku yoktu.Karanlık bir gece yollara düşmüştü.  "Dutlu"dan Meram'a doğru, akşam namazından sonra.

"Sırtıma sepken yağıyor."

"Yanuben yorgun gelirim."

Demiş birileri zamanında. Yâver işte bu hâlde idi. Konya pek çok severdi bu delikanlıyı; O da Konya'yı. Ama Konya'dan daha çok sevdiği bir kişi, bir hatun vardı. Meram'a ilk zamanlar sık sık gelirdi. Aslnda Konya'lı değildi.

Sevdiği  hatun bir Mevlevî çelebisinin kızıydı. Düşünün, Allah etmesin dile düşerlerse sonu yoktu bu işin. Dile düşerlerse, mezarlıkta selviler hüzzam makamından bir şarkıya başlayıverirlerdi. Allah etmesin, gençti. Konya'nın yağız delikanlısı zaten pek hayır okumuyordu adının üstüne. Ama yine de korkmuyordu işte.

Sevdiceği, gelirken- giderken bir şeyler olmuştu. Bir şeyler olmuştu çünkü. Ebabil kuşları, kanatlarında "Günaydınlar" getirdilerdi bir gün. Ebabil kuşlarının gözleri açık kahverengiydi, sol ellerinin üstünde bir "Ben" vardı ebabil kuşlarının.

Bu gece sevdiceği ile buluşacaktı. İlk buluşmaları değildi bu. Ama Meram'ın o ördekbaşı yeşili çayırları o "incecik" çayırları tanık olsun ki en mutlusuna gidiyordu buluşmalarının.

Yâver fesini sol yana devirdi ve bıyıklarını burdu ince uzun parmaklarıyla. Eli-ayağı cayır cayır yanıyor gibiydi. Kerpiç duvarı aşmaya çalıştı. Ceketi tozlandı, aldırmadı, hemen şöyle silkiverdi eliyle, ince çayırlar ayağına dolaştılar aldırmadı.

Çelebi kızı, Zerdalinin altına vardı. Gözleri apaydınlıktı, kahverengiydi pırıl pırıl bakıyordu.
Yâver yanına gelince, oturuverirdi çayırların üstüne. Yâver ince uzun parmaklı elleriyle çelebi kızın elini tutacak oldu, tutamadı. Oturdu.

Konya bir başka dirildi gözlerinde. Yalnız Konya değil dünyalar onundu. Anasını hatırladı, bir zaman sonra sılasını hatırladı, sonra kalkıp gitmek istedi, gidemedi.Oturdu.

Derken efendim, kız konuşmaya başladı. Bir şiir gibi, bir şarkı gibi, bir kuş gibi şakıdı Çelebi kızı. Derken,dere tarafından bir bülbülü vurdular, ne hacetti, kız konuşuyordu, yâver öldü öldü dirildi.

Konuştular. Kızın elleri yâverin ellerindeydi ve serindi. Uzun uzun konuştular. Aşktı bu sevgiydi. Ne Konya vardı önlerinde, ne zerdali ağaçları, Ne Meram, ne paşa, ne çayırlar ve ne de sekiz taraflarından sekiz kara binayla onları gözetleyen sekiz Konya uşağı.

Derken,  yâver "Haydi hoşçakal" diyecekti, diyemedi. Sekiz karabina sekiz kurşun uçtu yâverin suratına. Yâver "gidem" dedi, gidemedi. Önce sallandı  ayaklarının üzerinde üç kez. Sonra sağ yanına devrildi. Kıpırdayamadı bile. Sekiz Konya delikanlısı için sanki bir şey olmamıştı. Dere yöresine doğru "Konyalı" yı çağıraraktan yürüdüler.

Sabah olmak üzereydi. Çelebi kızı ölü sevgilisinin  üstüne eğildi. Öylece kaldı.
Gün ışığında ölü yâveri ve çelebi kızını "incecik" çayırların üstünde buldular.


"İnce çayır biçilir mi
Sular ayaz içilir mi
Bana yardan vaz geç derler
Yâr tat'lı olur geçilir mi"

Sonra arkasından, mezar taşı olsun garibin diye bu türküyü yakıverdiler. "İnce çayır biçilir mi?" Biçtiler bile.

"Aman ben yandım, paşam ben yandım,
Ellerin köyünde vuruldum kaldım."



Kaynak:
Kamil UĞURLU

Yorumlar

Popüler Yayınlar