Feraye.



Bütün aşk hikayelerinde ki karakterler güzel anlatılır.

Sevenler, yüreğinde aşk taşıyanlar, aşkı için mücedele verenler, aşkı için ölüme gidenler  güzeldir çünkü:

Erkekler kara yağız, burma bıyık, cesur yürek, güçlü-kuvvetli, korkusuzdur.

Kadınlar ise; daha da güzel anlatılır.

Kara kaş, kara göz, sütbeyaz ten. Şart mı? Belki şart. Belki de değil. Niçin sarı, mavi göz değil de, kara kaş, kara göz?

Türkümüzün kahramanı  Feraye'de, kara kaşı, kara gözü, selvi boyuyla kendine aşık etmiş bey oğlu İlyas'ı.

Bey oğlu İlyas, Marçal dağlarının sevdalısıymış. Vakif buldukça atına atlar, vururmuş kendini dağlara.

Gene bir gün, dağlara atmış kendini. Avlanırken karşısına çıkıvermiş bir Türkmen güzeli.

O an yüreği dağlanmış İlyas'ın. Şaşkınlıktan kala kalmış güzeller güzeli Türkmen kızının karşısında.

Ve, hiç düşünmeden soruvermiş Türkmen güzeline;

"Sen kimsin güzel kız? Senin adın sanın ne?"

"Türkmen obasındanın, adım Feraye."

"Feraye ha!"

"Neden şaşırdın beyim. Adımı mı beğenmedin?"

"Çok beğendim, güzel kız. Benim eşim olur musun?"

Feraye çok şaşkındır.

"Bilmem ki anamlar de der?"


Bu konuşmadan sonra,  İlyas Bey atına atlar ve soluğu anasının yanında alır.
Anasına durumu anlatır. Oğlunu dinleyen ana:

" Hangi Bey’in kızıdır oğul?" Diye sorar. Oğlunun sevdalandığı kızın bir Türkmen kızı olduğunu öğrenen ana; “Oğlum bir töre vardır. Töredir her şey ona göredir. Bey oğluna bey kızı yakışır” derse de, İlyas'ı ikna edemez. Çaresiz  durumu beyine açar. Baba Yakup Bey oğlunun evlenmek istediğini öğrenince düşünür, hangi beyin kızını alsak diye. Düşünmesine düşünür de oğlu İlyas’ın yüreği Feraye’dedir.

Çaresiz kalır baba  yüreği.

Menteşe beyi, atına atlar çıkar  Marçal dağlarının yoluna. Türkmen demircisinin obasına gider. Önce hal hatır sorulur.

Sonra ise;

    “Bahçenizdeki gülü dermeye geldik,
    Oğlumuzu size verip, kızınızı almaya geldik”

    Feraye kızın babası; “Beyoğlu beye kız vermek obamızı şereflendirir” der ve kızını vermeye razı olur.

 Olaydan haberi olan  Feraye’nin ağabeyi Mıstık “Benim kardeşim Beyoğlu beyi nerede görmüşte anlaşmışlar?” diye kızar. Allahın takdiri, rastlantı, talihin cilvesi,  kader dendi ise de; “Hayır! Mademki bize sormadan onunla sözleşti,  bende verilecek kız yok” deyip itiraz eder.

 Sonrasında; Feraye ile İlyas Bey dipsiz Kapuz’un orada buluşmayı karar verirler. Feraye katarlamış Sarı Maya’yı (dişi deveye eşyalarını yüklemiş)  yüreği çarpa çarpa gitmiş buluşma yerine, başlamış beklemeye. Onu takip eden Mıstık; “ bir de kaçarsın ha!” deyip çekmiş hançerini, bırakmış al kanlar içinde kardeşi Feraye’yi atıvermiş Kapuz’den aşağıya. O günden bu yana dipsiz Kapuz’un adı olmuş “Kanlı Kapuz”

İlyas Bey  buluşma yerine vardığında bir yanda Feraye kızın, bir yandan da kendi canına kıyan Mıstık’ın  ölüsünü görünce, o mu yoksa onlar adına halk mı, Feraye türküsünü yakıvermiş belli değil.
 
 Bu türkü asırlardır  çalınıp söylenir, söylendikçe de Feraye kızın öyküsü tellerde dillenir. Adı tazelenir.
   
    Ferayi dir gızın adı,
    Ferayi de yar yandım aman,
    Esmer yarimde aman da Ferayi,
    Türkmen de gızı,
    Katarlamış Mayayıda ,
    Yar yandım aman esmer yarime,
    Amanda Mayayı,
    Ninna ninna ninna nay, ninna nayda,
    Amanda Ferayi.

    Demirciler demir döğer,
    Tunç olur, amanda tunç olur,
    Sevip sevip ayrılması güç olur,
    Yar yandım aman esmer yarime,
    Amanda güç olur,
    Ninna ninna ninna nay, ninna nayda,
    Amanda Ferayi.
   
  Kaynak:www.turkuler.com

Yorumlar

Popüler Yayınlar