MİSKET
Sevdiğinin
ölümünü görmek,yokluğunu hissetmek acıdır.
Çaresizlik kaplar yüreğini ve geri getirememenin verdiği ıstırap ateşi
ömür boyu yakar insanı, kapana alır sanki ruhunu.
ÖLÜM!!! Ölümü
bilir misiniz? Ölümle yaşanan acılar pek şey öğretir insana. Kimi insan, acıyla
tamamlar hayatını, kimi ise yaradanına
döner yada tamamen isyan edip uzaklaşır. Kendini ve ölüm acısını unutmak
için ruhunu yok sayar…
Sevdiği yoktur
artık, sadece acı ve tatlı hatıralar vardır. Uzun bir süre anılar oyalar kişiyi. Yaşanılan aşk,
olaylar! bırakmaz yakasını sevenin.
Dinlenilen acılı bir türküde
bırakıverir gözyaşlarını yada
gizli gizli akıtır içine…
Sebepler sadece
sebep! olur gidene…Çok sevmese belki
ölmeyecekti. "Ben neden bunları yaptım?" diye pişmanlık duymak
da boştur geri kalanda. Oysa, ölüm bir alın yazısıdır.
Sonu hüsranla
biten aşklar için, ne güzel ağıtlar yakılmıştır. Bazı türküler vardır ki,
dilden dile dolaşır insanların yüreğinde ayrı bir yer alır.
Huriye ve Osman
efe'nin aşkları için derlenen bu
türkünün öyküsünü okuyalım hep birlikte:
...............................................................................................................................
Misket, ufak bir elma türüdür. Huriye ise Ganizadeler'in
ufacık tefecik şipşirin taptatlı kızlarının adı. Huriye, yaramaz haraketli ele
avuca sığmayan bir kız. Sürekli evlerinin önündeki elma ağacına tırmanır, yol
gözler; sebebi ise Osman Efe...
Ankara'nın sayılı
efelerindendir Osman. Genç, yakışıklı, geniş omuzlu,burma bıyıklı... Huriye'nin
yüreği bu Osman Efe'de. Osman Efe, evlerinin önünden geçiyor; Huriye atlıyor
bahçeye, tırmanıyor misket ağacına. İkisinin de yüreğinden ılık ılık bir şeyler
akıyor. Osman Efe, Huriye'yi adıyla çağırmıyor hiç, ''misket'' diyor hep.
Yörenin ünlü
ağalarından Kır Ağa, bir gün Huriye'yi su doldururken görüyor çeşme başında
aşık oluyor. Aradan bir hafta geçmeden Kır Ağa, Huriye'yi istetiyor. Babası,
''Kır Ağa, yiğit insandır, malı mülkü yerindedir'' diyerek Huriye'yi vermek
ister. Annesi, Huriye'nin ağzını arar, fakat Huriye ''ölsem Kır Ağa'ya varmam''
cevabını verir.
Huriye, o günün
akşamını zor eder. Bahçeye çıkıp, Osman Efe'nin yolunu gözler. Uzaktan atını
görünce, tırmanıp çıkar elma ağacına. Durumu bildirir sevdalısı Osman Efe'ye.
Osman Efe, bu
haberi alınca çıldırır. Kır Ağa'ya haber salar. ''Kendisini sever, sayarım. Er
kişi bellerim. Yolumdan çekilsin. Sonu iyi olmaz'' der. Haberi Osman Efe'den
Kır Ağa'ya götürenler, bire binbir katarak anlatırlar ''Osman diyor ki, Kır Ağa
kim oluyor da benim sevdiğimi alacak. Leşini sererım'' diye...
Kır Ağa, ''Demek
dünkü çocuk bana kafa tutuyor. Kendine güveniyorsa karşıma çıksın'' diye Osman
Efe'ye haber gönderir. Tabii haberi götürenler Osman Efe'ye de bire binbir
katarak anlatıyorlar. Osman Efe Kır Ağa'ya, Kır Ağa Osman Efe'ye kinlenir.
Sonunda kıran kırana kavga etmeye, sağ kalanın Huriye'yi yani Misket'i almasına
karar veriyorlar.
Belirlenen gün ve
yerde buluşuyorlar. Bıçaklar çekiliyor. Huriye ise huzursuz bir şekilde sonucu merakla bekliyor. Çıkmış elma
ağacı üstüne, yol gözlüyor. Bir yandan da Osman Efe için dua ediyor. Osman Efe
ise Kır Ağa karşısında aslanlar gibi dövüşüyor. Kır Ağa birden duruyor.
''Benimle böylesine boy ölçüşen yiğide, ben kıyamam. Koç olacak kuzuya bıçak
çekemem. Vur bıçağını bağrıma. Misket senin olsun'' diyor. Osman Efe önce
şaşırıyor, sonra oda bıçağını yere atıyor ve koşup ellerine sarılıyor Kır
Ağa'nın.
Ahali de yollara
dökülmüş uzaktan görünen kalabalığı bekliyor. Misket ise çıktığı elma ağacında
duramıyor heyecandan.Yüreği pır pır edip duruyor. Daldan dala geçip, gelenleri
seçmeye çalışıyor. Derken kalabalık yaklaşır, önde Kır Ağa, arkasında
kalabalık. Gözleri Osman'ın arıyor, göremiyor. İçi acıyla yanıyor ve birden
başı dönüyor, gözleri kararıyor, tepe üstü ağaçtan aşağı düşerek cansız yere
yığılıyor.
Çok geçmeden
kalabalık elma ağacına ulaşınca, bir feryattır kopuyor. Osman Efe, sığmıyor
oralara. Kadınlar kızlar perişan. Misket kızın yani Huriye'nin hikayesi dilden
dile dolaşıp türkü oluyor.
Güvercin uçuverdi
Kanadın açıverdi
Elin oğlu değil
mi
Sevdi de
kaçıverdi
A benim aslan
yarim
Duvara yaslan
yarim
Duvar cefa
götürmez
Sineme yaslan
yarim
Güvercinim uyur
mu
Çağırsam uyanır
mı
Yar orada ben
burda
Buna can dayanır
mı
A benim hacı
yarim
Başımın tacı
yarim
Eller bana acımaz
Sen bari acı
yarim
Caminin müezzini
yok
İçinin düzeni yok
Çok memleketler
gezdim
Misget'ten güzeli
yok
Daracık daracık
sokaklar
Misget şeker
topaklar
Pul pul olsun
dökülsün
Seni öpen
dudaklar
Caminin ezan
vakti
İçinin düzen
vakti
Ben Misget'i
yitirdim
Sonbahar gazel
vakti
Gökte yıldız
sayılmaz
Çiğ yumurta
soyulmaz
Üçer avrat
almayan
Hiç erkekten
sayılmaz
Kaynak:www.turkuler.com
Yorumlar
Yorum Gönder